İç karartıcı Bastiani Kalesi'ne vardığında genç teğmen Giovanni Drogo tarifsiz bir sıkıntıya kapılır. İlk görev yeri olan bu kaleyi bir gece bile kalmadan terk etmeyi ister, ama harekete geçemez. Sonunda en fazla dört ay kalabileceğine karar verir. Alışkanlıkların uyuşturucu etkisi, askerlik gururu, gündelik ritüellerle dolan bir hayat boşluğuna bağlanması ve Tatar Çölü'nün vahşi cazibesi bu dört ayı yıllara çevirir. Giovanni Drogo kimsenin gelip geçmediği, öte tarafında ne olduğunu, kimlerin yaşadığını bilmediği bir çöl sınırını beklemeye bırakır kendini. Ünlü İtalyan yazar Dino Buzzati'nin ilk romanı olan Tatar Çölü, hayatın anlamını ve insanın kaderine teslim olmasını sorgular. Kafka, Sartre ve Camus'nün değişik biçimlerde uğraştığı bu sorgulamayı kurgular.
Kitapta insan kaderinden kacamiyor sözü üzerine yazılmış gibi kale de Drago'nun kaderi..
Kafka'yı andıran melankolik havası ve sade diliyle okuyanı kendisine hayran bırakan ve tüm yaşamımıza ayna tutarak kendimizle yüzleşmemizi sağlayan hüzünle okuduğum bu başyapıtı, ilgi duyan tüm kitap dostlarına içtenlikle tavsiye ederim. Bastiani kalesinde teğmen Drogo'nun "Önünde öyle zaman vardı ki! Tek bir yıl bile ona bitmez tükenmezmiş gibi görünüyordu..." (s. 75). Çoğu zaman bize de öyle gelmiyor mu? Çok geç kalıp zamanın içinde kaybolup gitmeden "an"ın kıymetini bilmemiz dileğiyle.
Keyifli okumalar diliyoruum..