Ben de sizin bakış açınızın oldukça taraflı olduğunu düşünüyorum. İlkin, insanların yaşadıkları durumu anlatmaya hakları var. Sizin savunma biçiminizle bakarsak kimsenin bir şey yazmaması lazım. Örneğin Cengiz Aytmatov ya da Aleksandr Soljenitsin SSCB'nin yaptığı zulümleri aktarmış iki büyük edebiyatçı. Şimdi bunların karşısında dikilip, "Ah, zavallılar. Keşke gerçek komünizmi bilseydiniz, o zaman böyle şeyler yazmazdınız, yazık!" demeye hakkımız var mı? Onlar başlarına gelenleri ya da gördüklerini aktarmışlar. Gerçek komünizmi yaşatmak Aytmatov'un değil, SSCB'nin görevi. Tıpkı gerçek İslam'ı yansıtmak da Marjane Satrapi'nin değil İran'ın görevi olduğu gibi. Bu konuda yazardan ziyade İran'ı suçlamanız daha tutarlı olur diye düşünüyorum.
İkincisi kısım, kitabın gerçekliği. İran'da Humeyni'nin kendi diktatörlüğünü kurduğu, başlangıçta Şah'a karşı ortak mücadele ettiği bütün komünistleri ve muhalifleri öldürttüğü, İran'da ahlak polislerinin kadınların giyimlerine karıştığı doğru değil mi? Ayrıca Yağmur hanım da bahsetmiş, kitapta Batı'nın birçok yanı da ele alınıp değerlendirilmiş, baş karakterin oradaki "değerlerden yoksun olma" durumundan çektiği acılar da ifade edilmiş. Zaten karakterimiz Batı'ya gitmek falan istemiyor, buna zorlanıyor ve tüm kötülüğüne rağmen tekrar topraklarına dönüyor. Ben tüm bunları değerlendirdiğimde o zamanın ve bugünün İran'ında binlerce insanın durumunu yansıtan bir eser görüyorum. Tabi ki Humeyni'yi destekleyen erkekler kitaptan kendilerine dair bir şey bulamayabilir.
Son olarak da şu gerçek İslam mitinden bahsetmek istiyorum. Aslında bu sadece İslam için değil, önüne "gerçek" koyduğumuz her şey için geçerli, bu tanım türü kısırdır. Çünkü sizin gerçek İslam dediğiniz muhtemelen güzel olan her şeyi kapsayıp, kötü olan her şeyi dışlıyor. Tıpkı gerçek komünizm diyen bir komünistin ya da gerçek kapitalizm diyen bir kapitalistin tanımı gibi. Ancak yukarıda bahsettiğim gibi insanlar karşı karşıya kaldıkları durumları anlatma özgürlüğüne sahip olmalıdır. Şimdi gerçek İslam nedir diye sorsam, Muhammedi İslam, peygamberin yaşadığı İslam diyeceksiniz ama hangi peygamber? Ebubekir Sıffil'in anlattığı peygamber mi, IŞİD'in her videodan önce ismini andığı peygamber mi, Ali Şeriati'nin bahsettiği peygamber mi... Kuran'ı referans alalım desek, olduğu haliyle kabul eden yok, birisi böyle yazıyor ama öyle demek istememiş der; öbürü ama canım o bugünü değil o zamanki olayı anlatıyor der. Yani biraz önce bahsettiğim gibi siz kafanızda bir mükemmellik abidesi inşa etmiş, adını da gerçek İslam koymuşsunuz ama insanlar gördüğünü anlatıyor, olay bu kadar basit.
Okuduklarınızın yüzü suyu hürmetine bunları yazmak istedim, zira ben de özellikle bizim memleketin Müslüman kesiminin kibrinden sıkıldım. Dünya komple salak, ancak bu süpersonik arkadaşlar okuduğu 8-10 kitapla her şeye vakıf gibi yorum yapıyorlar. Aynı insanlığın kadim zamanlarından beri var olan din gibi devasa bir olguyu basit tanımlamalarla yok sayan ergen ateistleri gibi. Ancak bizim bu sığlıkları aşmak gibi bir sorumluluğumuz var. Sağlıcakla kalın.