selim’in yaşayanlarla ilgisi kalmamıştı. kendisi de yaşıyor sayılmazdı. inandığı mefhumlar arasında arkadaşlık diye bir şey vardı ki, onu şeref’in mezarında buluyor ve oraya, yaşayan bir insana gider gibi gidiyordu. zaten selim’e göre yaşamak sadece yaşamak, ölüm ise hatıralarda, gönüllerde, tabiatta ve ebedi karanlıkta yaşamaktı. yahut da sadece hatıralarda, hatıralardan silindikten sonra, tabiatta, tabiatta parçalandıktan sonra ebedi karanlıkta yaşamaktı.