Gönderi

Birbirimizi görmeden durabilmemiz mümkün değildi esasen ama gözlerimizin önüne dolușturulup bakmaya mecbur bırakıldıklarımızla; ben önüne koca bir dolap yaslanan, aslında tam da pencerenin karşısında duran bir duvara benziyordum, o ise sürekli dışarıya maruz kalan, ama aslında içeriye ait olan bir pencereye. Bu yüzden dolapla öpüştürülen duvar çürüdü ve küf tuttu, pencere ise herkesin ondan bir yerlere baktığı ama kimsenin ona bakmadığı bir çaresizlikle kalakaldı. - Hlnr
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.