Bu endişenin M. de Charlus’ün zihnini ne kadar karıştırdığı ve bu nedenle, geçici olarak ne kadar zenginleştirdiği anlaşılır gibi değildi. Aşk bu şekilde, zihinde müthiş jeolojik kabarmalara yol açar. M. de Charlus’ün daha birkaç gün öncesine kadar, yerden yükselen tek bir düşüncenin görülmediği, dümdüz bir ovaya benzeyen zihninde, birdenbire taş kadar sert sıradağlar yükselivermişti; üstelik bu dağlar öyle yontulmuştu ki, sanki bir heykeltraş mermeri taşıyacağına olduğu yerde biçimlendirmişti; Öfke, Kıskançlık, Merak, Arzu, Nefret, Istırap, Gurur, Korku ve Aşk dev gruplar halinde dikilmektedirler.