Gönderi

gül yorumladı.
Para oluk gibi akıyor, şöhreti arttıkça artıyordu. Martin edebiyat dünyasında bir kuyruklu yıldız gibi parlak izler bırakıyordu. Ama uyandırdığı heyecan Martin'i ilgilendirmekten çok, eğlendiriyordu. Onu şaşırtan şey, eğer bilinse bütün dünyayı hayrete düşürecek ufacık bir şey vardı. Ama dünya, onun özünde bu kadar büyüttüğü o ufak şeyden çok, onun hayretine şaşardı, eğer bilinseydi. Yargıç Blount, onu akşam yemeğine davet etmişti; işte o küçük veya yakında önemli bir hal alacak küçük şeyin başlangıcı buydu. Yargıç Blount'a hakaret etmiş, ona iğrenir gibi davranmıştı, oysa o, şimdi sokakta rastladığı Martin'i yemeğe çağırmıştı. Martin kendi kendine Yatgıç Blount'a Morse'ların evinde sayısız kereler rastlayıp da yemeğe çağrılmadığını düşündü. O zamanlar neden çağırmamıştı beni yemeğe? diye sordu kendi kendine. Değişmemişti ki Martin. Aynı Martin Eden'di. Fark nereden ileri geliyordu? Yazdıklarının kitaplar halinde çıkması mıydı bu değişikliği yaratan? Bunların çoktan işi bitmişti. O zamandan beri yeni bir şey yazmamıştı ki. Hepsi de, Yargıç Blount'un genel fikrini paylaşarak, onun Spencer'ine, onun aklına dudak büktüğü zamanda ulaşılmış başarılardı. Şu halde Yargıç Blount'un bu daveti gerçek bir değerden ötürü değildi, tamamıyla yalancı bir değere göre yapılmış bir davetti.
Sayfa 558 - Kitap ZamanıKitabı okudu
·
47 görüntüleme
gül okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
🤔🤔 işte boş kalmış ..1k.. ya yazmış 🥰🥰
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.