Gönderi

Ansızın, evlilikleri boyunca bu evin odalarında, memnuniyetsiz bir ifadeyle dolaşan adamın kendisi değil, babası olduğunu fark etti, dehşete kapıldı. Hiç farkına varmadan babası olmuştu. Kalbini karısına açmayan, evinin dışındaki hayatı evinin içindekinden daha önemli bulan, evdeki yürek sızılarını anlamayan, anlasa da umursamayan, çehresi daima asık, sesi daima gür ve azarlamaya hazır babası... Uzaktaki vaatlere koşarak giderken yolunu kesmeye çalışan genç ümitlerini dağıtan, bu yüzden affetmediği adamın devamı olmak içini acıttı. Ama aynı zamanda, bu tıpkılıkta, iki su damlası kadar benzeyişte üstün bir taraf, bir enderlik vardı. Bu hal ona bir an bir soyluluk belirtisi gibi geldi. Kendini mutlu olabilmek için alçakgönüllü bir mekân aradığı bu kahrolası dünyada, yaşlı bir çınar gibi köklü hissetti, gururlandı. Sonra bunun ne kadar anlamsız olduğunu fark etti. Ömrünü yanlışlarının doğru olduğunu iddia etmekle, olmadığı bir adam olabilmek için kendi halinde bir kadını ezmekle tüketmiş bir adamın devamı, zavallı bir kopyasıydı. İçi iki kere ezildi.
Sayfa 64 - can yayınlarıKitabı okudu
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.