Martı Jonathan Livingston hikayede o bir martı ama sıradan bir martı değil. Bir martının sadece tekne etraflarında uçuşup yemek aramak gibi idealsiz, hedefsiz yaşam tarzını benimseyemeyen bir martı o. Jonathan’a göre bizi sınırlandıran düşüncelerimizi esir alan düzene karşı zincirlerimizi kırıp aslında uçmaktan yiyip içmekten çok daha fazlasını becerebildiğimize inandığımız vakit özgür olduğumuza da kani olacağız. Dördüncü bölüme kadar bu başarılıyor da ama sonra fikre öncülük eden isimler yok olur yerine sadece kalıplar, semboller, hikayeler kalır. Fikir vardır ama onu uygulayabilecek şuur kalmamıştır.