Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Erhan yorumladı.
%21 (50/231)
·
Puan vermedi
Yazar bu eserinde 'gece' metaforundan hareketle kendi iç dünyasını, yalnızlığını, sıkılmışlığını ve tekdüzeliği imgesel bir anlatımla harmanlayarak zaman zaman ekspresyonist bir bakış açısıyla zaman zamansa nihilizm kokan izlenimleriyle okuru, gerçekle gerçeküstü bir dünya arasında sıkışmış soyut bir buhranı keşfetmeye davet
Gece
GeceBilge Karasu · Metis Yayınları · 20202,166 okunma
··
1 artı 1'leme
·
4.381 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Elinize sağlık, kitabı tam olarak incelemeden, neler beklememiz gerektiğini çok iyi bir şekilde açıklamışsınız bize:) Postmodernizm'le ilk kez " Postmodern kapıyı iki defa çalar" isimli bir kitapla tanışmıştım. Bir reklamcı esprili bir dille yaptıklarını ve postmodernizmi anlatıyordu. O kalmış aklımda ve hep öyle değerlendirdim postmodern kitapları. Bana göre, " Yazılacak her şey yazılmış, onlardan harmanlayıp kendimiz de bir şeyler katarak yeni bir şey üretmeye çalışalım bari" tarzında bir şeyler postmodernist eserler. İlle karışık, bilinçakışı gibi ya da başka bir şekilde olmak zorunda değil gibi düşünüyorum. Mesela Umberto Eco için, özellikle Foucoult Sarkac kitabınıpostmodernist olarak tanımlıyorlardı eskiden ki ben çok severim. Alıntıladığınız metinden kitaba neden ısınamadımız belli, ( ben de ısınamadım o metne zaten) ama postmodern edebiyatı komple çöpe atmanız da gerekmez gibi geliyor. Örneğin Murat Menteş'in yazdıklarını da postmodern olarak görüyorum ben. Ya da şu ana kadar bildiğim her şey yanlış::) Teşekkürler bu güzel açıklama ve inceleme için.
Necip G. okurunun profil resmi
Erhan Hocam çok teşekkür ederim değerli katkınız için... Aslında inanın postmodern edebiyatı komple kaldırıp atmak gibi bir derdim ya da bir isteğim yok. Çünkü mutlaka sevdiğim kitaplar da postmodern izler taşıyordur. O yüzden genelleme yapmanın yanlış bir bakış açısı olduğunun farkındayım. Ancak bu postmodernizmin nerede başlayıp nerede bittiğini bilmiyorum. Beni rahatsız eden bu tanımsızlık belki de... Bu incelemede postmodernizm eleştirisi yaparken doğal olarak okuduğum bu kitap üzerinden ele aldım meseleyi. Ama mecburen genel ifadeler kullandım. Çünkü öteki türlü işin içinden çıkılacak gibi değildi. Sizin vasıtanızla bu konuya da bir açıklık getirmiş oldum:) Tekrar çok teşekkür ederim. Sevgilerimle...
1 sonraki yanıtı göster
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Bir kitap sitesine yakışır, kendini çok iyi ifade edebilen güzel bir inceleme olmuş. Kitap toplantısında çok detaylı tartışırız zaten bu konuları. Postmodern anlatıyı bu kitapla mahkum etmek de çok doğru gelmiyor bana. Ben kitabı okurken yazarla ve metinle boğuşmayı bıraktığımda netlik kazandı kitap. Çok fazla anlam yüklemeleri, mana çıkarımları yapılmış bu kitapla ilgili edebiyat dünyasında bana göre bu zorlama çok yanlış. Çok konuşuruz bu mevzuları, güzel bir tartışma olacağa benzer. İyi okumalar.
Necip G. okurunun profil resmi
Muzaffer hocam çok teşekkürler. Neden kitabı yarım bıraktığıma dair hem siteye, ama özelde İstanbul ekinine bir açıklama borcum vardı, dilim döndüğünce o borcu ödedim diyelim:) Bir de toplantı öncesi bir not düşmüş olduk. İncelemem üzerine yazdıkların beni çok mutlu etti. Tekrar teşekkürler. Sağlıcakla kal...
les fleurs du mal okurunun profil resmi
Necip Bey, burada gördüğüm kadarıyla okuma modasına kapılmayıp kenarda köşede kalan, nitelikli eserler okumakta ısrar eden birkaç okurdan birisiniz. Tebrik ediyorum ve böyle devam etmenizi umuyorum. Benim de sıradaki kitabım Bilge Karasu'dan Kılavuz'du. Gece üzerine de birkaç şey söylemek isterim, izin verirseniz. Hem incelemenize hem de anlamlandırma konusunda katkı sağlar düşüncesiyle... Gece, kimilerince postmodern kimilerince de "kilitli roman"dır. Kilitli roman kavramı Gece için güzel bir tanım. Bana göre Gece sembollerle örülü olması bakımından dev bir şiirdir. İmgeleri, simgeleri çözmek konusunda birikim isteyen çok katmanlı bir metin. Özellikle 12 Mart muhtırası ve 12 Eylül darbesini bilenlerin bu romanı daha iyi çözümleyeceğini düşünüyorum. Bu romanı yorumlayabilmek için Bilge Karasu'nun yaşam öyküsünü de bilmek gerekir. Bu üç konunun etrafında toplanıyor çünkü semboller. Bu bakımdan, Gece, ön ve son çalışma gerektiren, okuru araştırmaya zorlayan ve gerekirse son araştırmadan sonra ikinci bir okumayı gerektiren, olaydan çok düşüncenin önde koştuğu bir roman. Tek başına okunduğunda havada kalabiliyor bu özelliğiyle. Gece'yi zorlu yapan bir başka özellik de anlatıcı unsuru. Birbirine geçmiş üç farklı anlatıcı kullanılması da metni zorlu yapıyor. Okurun çok uyanık ve tetikte olması gerekiyor. Bir anlık dikkat dağınıklığı pamuk ipliğine bağlı kurgunun dağılmasına neden oluyor. Gece birden fazla anlatıcı kullanılması nedeniyle Türk edebiyatının ilki. Ahmet Haşim'in şiir için söylediği bir cümle bu romanı tanımlamak için çok uygun: "Şiirde mana, sık yapraklarla kaplı bir defne ormanının içine bırakılan bir bal kavanozu gibidir." Gece'de anlam arayışını sonuçlandırmak da bana göre defne ormanındaki bal kavanozunu bulmak kadar zor. İki yıl önce okuduğum bu romandan aklımda kalan bunlar. Söz uzun oldu, kusura bakmayın. :)
Necip G. okurunun profil resmi
Taluy bey çok teşekkürler. Özellikle kitaba başlamayanlar için yol gösterici, muazzam bir katkı olmuş... Yorumunuzun 2. paragrafı, beni kitaptan koparan durumu özetliyor diyebilirim. Benim bir kitap için bu kadar mesai harcama şansım ve zamanım yok maalesef. Ancak özellikle kitapla bu türden bir ilişki kurmak isteyenler için çok daha farklı bir iz bırakabilir kitap... Selam ve sevgilerimle...
1 sonraki yanıtı göster
Akademisyen ve kedici okur okurunun profil resmi
Çalışmaktan kazan gibi olmuş kafamla bir nebze olsun bir kitabın kucağına sığınıp orda dinlenmek için elime aldım geceyi. Gecenin tam 3:00 ünde. Okurların; hele de ",Gece"yi mutlaka ölmeden okuyunuz" diyenlerin karşısında sorunu kendimde aradım. Sembolizma mı, metafor mu, meteor mu bilemediğim bir şeyle karşı karşıyaydım ki sanat tarihçisi olarak yakınım bir ölçüde.. içinden çıkamadım. Biraz okursam bir yerde kırılacak dedim. Artık geldiğim nokta; düzgün bir cümle gördüğümde orayı eğreti bulup sorgulamaya başlıyorum. Kafam yandı uykum kaçtı. Şu an kitap ve yazar hakkında araştırma yapıyorum. O esnada inceleme olmayan incelemeniz içime su serpti.
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkürler:) Kafamda canlandırabildim az çok bu deneyimi:) Ben de benzer bir hevesle başlayıp benzer bir hasarla ayrılmıştım... Daha dingin kitaplarda görüşmek dileğiyle. Keyifli okumalar dilerim...
Bu yorum görüntülenemiyor
K. okurunun profil resmi
Yine çok profesyonelce ve bir şekilde samimi de olan bir kitap yorumu. Bazen "Hadi eyvallah" diyip hesabı kapatmak istesem de çoğu zaman bu bereketli kitap yorumları "Bir silkelen, bırakılır mı burası hiç" dedirtiyor. Kaleminize sağlık Necip Abi, var olun. :)
Necip G. okurunun profil resmi
Kübra Hanım, şu sitede enerjimi, motivasyonumu alıp götürecek tek şey, sizin gibi çok değerli okurların bu siteden bir şekilde kopması olur. Güzelim incelemelerinizi bir yana bırakalım, onun dışında genel anlamda yaptığınız araştırmalar ve paylaşımlarla siteye verdiğiniz katkı çok değerli... Böyle düşünceler ani baskın yaptığında hemen kovun onları olur mu:) Vakit ayırıp okuduğunuz için ve bu güzel sözlerle destek verdiğiniz için çok teşekkür ederim... Sevgilerimle...
1 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Postmodern romanı sırf bu roman üstünden mahkum etmek zor. Hatta imkansız. Kolay olduğunu düşünürsek bu mahkumiyetin, Paul Auster romanlarını nereye koyacağız. Bir Kış Günü Eğer Bir Yolcu'sunu İtalo Calvino'nun. Ya da Orhan Pamuk romanlarını? Postmodern roman asla "anlaşılmamak" mottosuna yamanmamalı. Üç gün yatak dördüncü gün toprak olmaya kim mahkum etmek ister ki kendini? Belki de bir sırrı vardır yazarın. İşte o sırra erişmek lazım gelir. Eğer bir sırrı yoksa, toprağa gider illaki. Bize düşen bu sırrı açığa çıkartmak. Yoksa zaten, güle güle diyen biz değil, tarih-zaman olur. Modern hatta klasik bir roman bile, eğer yazarı isterse, anlaşılmaz kılınabilir. "Nihayetinde 'Gece' herkes için pek çok anlama gelebilecek bir metafordu. Gece'nin benim için anlamı ise yarım kalan bir hikaye oldu." gecenin en güzel lafıydı. Umarım linççilerin yanına yollamazsın beni :))) Kalemine sağlık sevgili Necip.
Necip G. okurunun profil resmi
Sevgili Metin Abim, Edip Canseverin ‘Mendilimde Kan Sesleri’ şiirindeki Ahmet Abi onun için neyse, sen de benim için osun:)) Hiçbir zaman hiçbir yere linç için gelmezsin sen:) Zaten bugün bir şekilde bu kitaplarla tanıştıysak, okuma anlamında kişisel olarak kendi üzerimizde yeni keşifler yaptıysak, inan bunda senin büyük payın var. 1k aracılığıyla hayatımıza girdin ve sürekli bir katkı yapıyorsun. En azından benim için böyle... Postmodern romanı mahkum etme konusuna gelirsek, bu noktada incelemede tam ifade edemedim kendimi. Biraz o kitap özelinde yazdım ama ister istemez genelleme yapmak zorunda kaldım. Yukarıda Erhan hocamın yorumuna yazdığım cevapta biraz açıklamaya çalıştım durumu... Vakit ayırdığın için çok teşekkür ederim Metin abi... Sevgilerimle...
3 sonraki yanıtı göster
İbrahim okurunun profil resmi
Necip bey, benim de okuyup tad alamadığım, kendime yakın bulmadığım bazı yazın alanları oluyor. Bazı eserleri okumak için bir "hazır oluşluk" durumunun gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de altyapı ve ilgi gerekli. Ancak bir de şu var ki, hangi eseri elimize aldığımızda mutlu oluyorsak, hangi kitap değerli bir dost gibi bizi kendine bağlıyorsa ona yönelmeliyiz. Bize "kendini okutanı" tercih etmeliyiz.
Necip G. okurunun profil resmi
Katılıyorum size İbrahim bey... Normalde ben de tercihlerimi o şekilde yapıyorum ama incelemede de belirttiğim gibi, bu kitap buluşma için seçilen ortak bir kitaptı. Yine de yorumunuz sadece bu kitap özelinde değil, genel olarak okurlar için önemli bir tavsiye olmuş... Teşekkür ederim katkınız için...
Metin T. okurunun profil resmi
Empresiyonist mi (sanatçının dış dünyada gördüklerini, yaşadıklarını, kendi dehlizlerinde yeniden şekillendirilip, kurup, hatta deforme edip aktarması) yoksa ekspresyonist mi (yazarın kendi iç dünyasını dışa vurması. Ki her ikisinde de bir deformasyon var.) diye çok düşündüm. Bu merakım, ta ki, yazarın kendisinin ya da kahraman-ların iç dünyalarını anlattığını fark edinceye kadar sürdü. Yani kurmaca dıştan içe değil, içten dışa yapılmıştı. Bu anlamda metnin ekspresyonist olduğu tespitine katılıyorum.
2 önceki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Abi başta ben de aynı ikilemi yaşadım. Tam olarak adını koymak için kitapla biraz daha zaman geçirmem hatta sonuna kadar gitmem gerekiyordu. Ben de okuduğum bölüme kadar kısımdan bir çıkarım yapıp daha ekspresyonist olduğuna karar verdim. Şimdi senin detaylı yorumunu/açıklamamı görünce zihnimdeki eksik parça da giderilmiş oldu. Sağol Metin abicim...:)
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.