Bu hikaye biraz öksüz kalmış, belki de ruhuna uygun olarak hikayenin. Aklıma Sait Faik uzmanı İbrahim geldi nerededir gördü mü bu hikayeyi diye, yorumlamasını isterdim.
Durum anlatıcısı işte, başı sonu önemli değil bir mevzunun kenarında geziniyor yazar. Ayna demek yüzleşmek demek, insanın ayna yardımı olmadan göremeyeceği tek şey "kendi yüzü". Çocuk niye böyle yaramaz niye uyumsuz işte böyleyken böyle.. Anne de biçare bir bakıma ya da öyle gelişmiş hayatı, öyle sürüklenmiş ve bir yerden sonra aynaya bakmamış artık, böyleyken böyle.
Adam da şaşkın işte, içindeki hayvan da aynaları sevmiyor elbette, yüzleşmeden sürüklenmek kolay geliyor. Sonra insan olmaya doğru ilerleyince vicdanının sesiyle, bir de ayna çıkınca karşısına kırıyor işte , ayna ve aynasızlık arasında kalmamak için daha fazla belki de.
İlk aklıma gelen bunlar oldu, teşekkürler etkinlik için.