Dünya Düzelticisi'nin görünür de sorunlu olması kadar aslında bana en çok duyarlı yanını hissettiren izleri vardı; altını çizdiğim yerlerden yola çıkarak: Şefkate muhtaçlığın eziyet çekmesini korkunç bir durum olarak görmesi, kendisini olumlu anlamda değiştiremesinin ona verdiği kırılganlık hissi, kendimize hakim olduktan sonra her zaman o noktada durayamayışımız ve kendimizi tekrardan bırakmamız, insana sorulmadan gelinen bu belirsizlikte nihai çabalarımıza rağmen ıssız kalışımız, bekleyişlerimiz, üstesinden gelinmesi gereken monotonluktan bıkkınlık, tarihin zulümleri yaşatması, unutturması, hazmettirmesi ve yeniden iğrenç tekerrürlülüğü, duymazlıktan ve görmezlikten gelip gelmemenin ikilemi; trajikliği, sadece birbirimize bağlandığımız takdirde bile bir yandan birbirimize çektirdiğimiz eziyetler, kabuğumuza çekilip sessiz kaldığımız süreçten sonra artık bu sessizliğin de katlanılmazlığı...İşte bunlardaki ironi, Bernhard'ın sorunlu karakterinin ''sorun''ları (ters davranışları, gereksiz yere huysuzlukları, anlık öfke krizleri vb. değil). :)