Gönderi

Kitapları yanmadan önce, hemen her gün, kendisine " bu kadar serveti böyle kav gibi binada, bu kibrit kutusunda saklıyorsun; maazallah bir yangın, bir şey oluverir, mahvolursun !., diye nasihat vermişti. O zaman bu sözleri dinlememiş, hatta merhum İbrahim Paşa ailesinin baba ocağı olan o koca konağa "kibrit kutusu", "kav " gibi hiç bir suretle layık olmayan isimler vermesine gücenmişti. Fakat Arif bey dinler mi ? Allah rahmet etsin, kafasına koyduğu şeyi diline tesbih edenlerdendi. Gün aşırı nasihatını tekrarlamış, o söyledikçe Behçet bey de eski konağa daha çok bağlanmıştı. Nihayet konak yanmış, dört bin ciltlik "kütübü nefise" o kadar feramin, çekmeceler dolusu evrak kül olmuş gitmişti. Fakat Arif beyin kılı bile kıpırdamamış, ertesi gün karşılaştıkları zaman bir tek taziye cümlesi bile ağzından çıkmamış, sadece kayınbiraderinin yüzüne bakarak: " Behçet bey, sana bu kitapları, bu kav gibi evde bir gün yakacaksın dememiş miydim?" diye çıkıştıktan sonra çekilip gitmişti. Elbette yanardı. üzerinde bu kadar göz kaldıktan sonra ... Nazara taşlar bile dayanmazdı.
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.