"Niçin yaşamalıydı bu dünyada, ne işi vardı onun bu tren yolculuğunda?
Nereden gelip nereye gittiği, niçin gittiği, gecenin karanlığında hızla ilerleyen bu trenin nereye ulaşmak istediği pek ilgilendirmiyordu onu. Sahanlıklardan birinde durdu, yanan alnını kapının serin camına dayadı, sağa sola bakmadan, gelip geçen yolculara aldırmadan öylece bekledi."
İçimize su serpti Aytmatov.
Bozkırın ortasında umutla koşturan Yedigeyev beni kendime bir nebze olsun getirdi.
Çok uzun zaman önce okumuştum, şimdi daha iyi anladım.
Keyifli Okumalar .