“Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım.”
...Evimiz bir apartmanın beşinci katındaydı ve ben yaz geceleri babamın elini tutmadan balkona çıkamazdım. Sanki karanlığın içinden bir el beni aşağıya çekecekmiş gibi gelir ve bu yüzden başımı gökyüzünden ayırmadan yıldızları seyrederdim. Ne kadar parlak ve çoktular. Titrek ışıkları gözbebeklerimde yüzerken babamın sıcak sesi geceye dökülür çıplak gözle hepsini göremeyeceğimi, aslında milyarlarca yıldız olduğunu söylerdi. O zaman “milyarlar” benim için “çok” anlamına geliyordu...
hepimiz aynı hamurdan yoğrulmuşuz,et, kemik, kan, deri ve ilik, gözyaşı ve terden ibaretiz, yine de bazılarımız korkak oluyor, bazılarımız kahraman, bazılarımız sakin oluyor, bazılarımız saldırgan.