Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşkın doğurduğu istek, yani bütün yüzyılların şairlerinin durup dinlenmeden sayısız biçimlerde dile getirdikleri ve bir türlü tüketemedikleri gibi, hakkını da veremedikleri bu istek, kaynağını bireyin günlük gereksinimlerinde ve yok­sunluklarında bulamaz. Sevilen varlığın elde edilmemesinden doğan acı için de durum aynıdır.
Onun suçu değil, dedi. Ah, evet dedi Lex, neredeyse bizi yiyordu ve bu onun suçu değil. O bir etobur. Sadece yapması gerekeni yapıyordu. Michael Crichton, Jurassic Park Bir sürüngenin bilinçli seçim yapmak gibi bir seçeneği yoktur. Sürüngenlerin her davranışı, her hareketi içgüdüseldir. Yiyecek, sığınak ve üremek için uygun bir eş arayışını yöneten yalnız ve yalnız içgüdülerdir. Tüm savunma stratejileri gene- tik olarak, ilkel ve son derece etkili beyinde programlanmış bulunmaktadırlar. Bu davranışlar sürüngenin kontrol edeme- diği ritmik döngülerin bir parçasıdır. Yaşama dair bu ritüeller, yüz milyonlarca yıldan beri yıl be yıl, mevsim be mevsim, günbegün tekrarlanmışlardır. Neden? Çünkü işe yararlar. Böcek bir kütüğün üstünde güneşin tadını çıkararak ker- tenkeleye doğru ilerler. Kertenkele dilini üzerine şaklatır ve böcek yok olur. Kertenkele aç olup olmadığını dert etmekten vazgeçmez. Böceğin yenilecek kadar temiz olup olmadığına dair bir soru işareti yoktur. Günlük kalori oranına uygun olup olmadığına takılan da yoktur. Sadece onu yemiştir. Tıpkı uyuduğu, ürediği, kaçtığı, donduğu, savaştığı ve benzerleriyle ilgili yaptıkları gibi. Içgüdülerle yönetilen hayat yalındır. Ker- tenkelenin hatırlaması gereken bir şey yoktur, plan yapması gerekmez, öğreneceği bir şey de yoktur içgüdüler hepsini halleder.
Reklam
Günlük yaşamda, insanın ruhsal yönü insanın psikolojik yaşamından ayrılamaz. "Psikoloji" sözcüğünün kökeni insanın aklının ruhsal yapısıyla ne kadar içiçe olduğunu göstermeye yeterlidir. Yunanca psyche (psişe) sözcüğünün temelde iki anlamı vardı. Birinci anlamı ruh, yani in- sandaki en derin yaşam kaynağı, olarak çevirilebilir. İkinci anlamı ise bütün bireyleri ve tüm doğayı kapsayan ölümsüz ruhu çağrıştıran kelebektir. O zamandan beri psyche, her ne kadar deneysel ve fizyolojik psi- kologlar bu kadar maddeci olmayan bir terimi kullanmak istemeseler de, genellikle "zihin” olarak tanımlanmıştır.
Bizim için en iyi müzik, huzurdur; yaşamımız zaten zor, günlük dertlerden silkelenip üzerimizden atmayı denesek de müzik gibi yaşamımızdan uzak şeylere kendimizi veremiyoruz.
Ispanakta demir var Havuçta B vitamini Bende bir paket cıgara Tadına doyulmaz bir aşk Üç günlük bir ömür var Daha ölmedik yani
Sayfa 94
Hayatımdaki huzur eksikliği günlük yaşamımdaki şaşmaz düzeni de yok etmişti.
Sayfa 70
Reklam
Leonardo da Vinci tarihin en uslanmaz meraklısı olarak anı­ lır.7 Belki bu abartılı bir söylemdir ama Leonardo hem kendine hem de başkalarına çok fazla soru sorardı. Gelin onun 1495 civa­ rında Milano'dayken hazırladığı tek günlük yapılacaklar listesine bir göz atalım:8 Milano ve banliyölerinin ölçülerini hesapla. Milano ve kiliselerini anlatan bir kitap bul, Cordusio yolun­ daki kırtasiyede olması gerekiyor. Corte Vecchia'nın (Duka'nın sarayının eski avlusu) ölçüle­ rini öğren. Matematik Üstadı'ndan (Luca Pacioli) sana üçgenin alanını hesaplamayı öğretmesini iste. Benedetto Portinari'ye (Milano'dan geçen Floransalı bir tüccar} Flanders'de buz üstünde nasıl gittiklerini sor. Milano'yu çiz. Üstat Antonio'ya havan toplarının kale burçlarına gündüz veya gece nasıl yerleştirildiklerini sor. Üstat Gianetto'nun arbaletini incele. Bir hidrolik ustası bul ve ondan Lombardiya usulü bir kilit, kanal ve değirmenin nasıl tamir edileceğini öğren. Üstat Giovanni Francese'ye güneşin ölçülerini sor, anlataca­ ğına söz vermişti.
Apartmandaki veletlerden biri. Hangisi bilmiyorum. Pastanecilerin günlük kurabiye yapması gibi çocuklar doğuyor bu küçücük apartmanda.
Karakarga YayınlarıKitabı okuyor
Üç günlük ömrünce üç şehir göremeden ölmüş rahmetli.
Karakarga YayınlarıKitabı okuyor
"Zesto Psomi" ~ "Sıcak Ekmek"
" Ena psomi" dedi. Taze ekmeklerin dükkanı kaplayan sıcak kokusunu duyunca, "Zesto psomi" diye ekledi. ... " Türkçe isteyeceksin" dedi fırından yeni çekilmiş küreğin üstündeki sıcak ekmeklerden birini alıp elinde sallayarak. "Türkçe istemezsen ekmek yok." ... " Döndü çıktı fırından Hamide Hanım. " Dilim olsaydı diye düşündü. "Sıcak ekmek..." demek için değil, Türkçe'yi neden bilmediğini anlatmak için istedi dili olmasını. ... "Girit'te günlük hayatlarına, ibadetlerine karışılmadıĝını ama Türkçe konuşmalarına izin verilmediğini, Türkçe'yi bu yüzden öğrenemediklerini söylemek istedi oysa. Öğrenme imkâni olsaydı öğreneceğini ama adada Türkçe bilen hemen hemen hiç kimsenin bulunmadığını anlatmak icin isterdi bu oğlana Türkçe konuşabilmeyi. Ama değmezdi. Hiçbir şey söylemedi. Bir gece ekmeksiz kalsalar kimse açından ölmeyecekti. "
Sayfa 319 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
Kent'te gördüğüm ve konuştuğum ve benimle konuşan Kadın. Işıksız bir odadaydım. Odamda olduğunu söylediler. Yatağımdaydı, benimdi tümüyle, ışıksız! Çok heyecanlandım, çok heyecanlandım çünkü ailemle birlikte kalıyordum. Bir korkudur aldı beni. Yırtık pırtık giysiler içindeydim, ben. Kibarlar alemindendi o, kendini vermeyi bilen; gitmesi gerekiyormuş! Tarifsiz bir acı duydum: kucaklayıp yatağın dışına yuvarladım. Hemen hemen çıplaktı. Çok çelimsiz olduğumdan üstüne düştüm ve onunla birlikle sürüklendim halılar arasında, ışıksız! Bizimkilerin lambaları art arda, kırmızı ışıklarla yanıyordu yandaki odalarda. Kadın gözden kayboldu o zaman. Tanrının istemediğinden de çok gözyaşı döktüm. Sonsuz kente çıktım. Ey yorgunluk! Sağır gecede ve mutluluktan firarda boğulmuş. Dünyayı kar altında soluksuz bırakmak isteyen o kış gecelerinden biriydi sanki. Haykırıp "nerelerde o kadın? " diye sorduğum dostlar doğruyu söylemiyordu. Onun geçtiği yere bakan pencerelerin önündeydim her akşam: kefenli bir bahçede koşuyordum. İttiler beni. Sonsuz gözyaşları döktüm bütün bunlara. Sonunda toz dolu bir yere indim ve çatılar üzerine oturdum. Ve bu geceyle tükenmeye bıraktım bütün gözyaşlarımı gövdemin. -Yine de yıkılmışlığım hiç terk etmedi beni. Anladım ki günlük yaşamını sürdürüyordu o; ve iyiliğin aynı yere dönmesi bir yıldızın dönmesinden daha uzun zaman alıyor. Dönmedi ve dönmeyecek odama gelmiş olan o Tapılası Kadın, -hiç ummadığım bir şey. Gerçek, bu kez, dünyanın bütün çocuklarından daha fazla ağladım.
Sayfa 162 - Varlık
Açın artık gözünüzü!
'Kişi,öteki insanlardan uzaklaştığı oranda hakikate yaklaşırdı.Günlük yaşam,yalanlardan kurulu yüzeysel bir düzendi.'
İnsan otuz yıl yaşayınca, dünyanın üç günlük olduğunu anlamaya başlıyor.
Şu iki günlük dünyada herkes çoluk çocuğunun boğazından iki lokma ekmek geçirmek derdindeydi.
Sayfa 262 - Timaş
Dayan Kalbim
Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.