Batı'an gelen İslam'ın emir ve yasaklarına ters düşen gaflet ve cehalet fırtınasının rüzgârına tutulan maalesef bazı gençlerimiz var. Bu acımasız fırtınanın önünde gaflet ve cehaletin verdiği sarhoşlukla bir sağa bir sola savruluyorlar.
Kendilerine, sığınacak emin bir liman, başını sokacak bir mekan ararken, işe yaramayan artıkların çöp konteynerine atılarak yok oldukları gibi, pırıl pırıl o yavruların gençliği, güzelliği, geleceği, hayalleri, yok olup gidiyor. Anne babaların binlerce sıkıntılarla büyüttüğü, yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği, evlatlarının bu hali- ni, içleri yana yana acaba düzelir mi diye beklemekten başka yapacakları bir şey kalmıyor..
Bu boşluğu fırsat bilen melun şeytanın, sahipsiz gençleri tuzağına, yıkıcı ve yakıcı ocağına düşüyorlar. Böylece bu saf ve safi gençlerimizin, gününü ve geleceğini aydınlatacak olan iman ışıkları zayıflıyor. Hatta bazılarının tamamen kararıyor. Önlerini, gelecek- lerini göremiyorlar. Netice olarak hem dünyaları, hem de ahret hayatları mahvoluyor.
Bu yavruları yetiştiren anne ve babaların, yeteri kadar dini bilgileri olmadığı için; "zaman bunu gerektiriyor. Dinin emir ve yasaklarını uygulamak zorlaştı, ecdattan kalma örf ve adetlerin hükmü kalmadı diyerek farkına varmadan, yavrularını batının kokmuş zihniyet ve modasının medeniyet diye kucağına atıyorlar. Bu durumda olanlara İslam, "Dur! Körü körüne gitme, İslam'ı bilmiyorsam bilenlere sor öğren." diyor.