Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
296 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Anlarsa uzağım yakınımdır, anlamazsa yakınım uzağımdır!
Çoğu hikaye mutlu sonla bitmez ve her hikaye kitabı okurken yüreğinize dokunur, kendi hayatınızda gözden geçirirsiniz.
İrem Uzunhasanoğlu
İrem Uzunhasanoğlu
ile ilk defa tanisiyorum. Kitabın beni bu kadar etkileyeceğini, bu kadar içine alacağını, sarıp sarmalayacağını, sorgulatacağını, birçok duyguyu aynı anda yaşatabileceğini hiç düşünmemiştim. Gökyüzünden boşalırcasına
Uzak Bir Masal
Uzak Bir Masalİrem Uzunhasanoğlu · Doğan Kitap · 2023199 okunma
448 syf.
9/10 puan verdi
Selammm.Bugün sizlere bir
Gülseren Alkan
Gülseren Alkan
güzelliği ile geldim.Bu kez kitabımız bir bilim-kurgu.Fakat sadece bunla da sınırlı değil gizem ve gerilimin de eksik olmadığı bir kitap.Daha ilk sayfasından kitap sizi içine çekiyor.Her sayfada acaba neler olacak diye okunuyor.Çok akıcı bir kitaptı.Bu türde benim favorim kitaplarımın arasına girdi.Hem olay
Hayatın Ölçüsü
Hayatın ÖlçüsüNikki Erlick · Ren Kitap · 20236 okunma
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Sevmek zaman ayırmaktır, boş zamanları doldurmak değil...
Ölümün olduğu bir dünyada hiçbir şey çok da ciddi değildir. Diyerek müthiş psikoloji yazarlarımızla keyifli bir yolculuğa başlıyoruz. Kitabımızın ilk sayfası bizi sevmek mi? sevilmek mi? Sorusuyla karşılarken sevilmenin, sevebilmenin tatlı güzelliği ile Eric Fromm bizlere sevgiyi inşa etmek için emek vermeniz gerekiyor ve sevginin olduğu yerde
Bırak Olduğu Gibi Gelsin Hayat
Bırak Olduğu Gibi Gelsin HayatMüthiş Psikoloji · Destek Yayınları · 02,313 okunma
280 syf.
10/10 puan verdi
ANNA KARENİNA İLE KONUŞMAK İSTEMEZ MİYDİNİZ? Düşünsenize, bir kente giriyorsunuz, kendinize kalacak yer ayarladıktan sonra dolaşmaya başlıyorsunuz. Sokaklarda şiir taşlarıyla karşılaşıyorsunuz. Tam şiirleri okuyup kendinizden geçerken, bu kez onunla ilgili kişiler çıkıyor karşınıza. Bunlardan biri Don Kişot mesela. Onunla oturup sohbet etmeye
Kurmaca Kişiler Kenti
Kurmaca Kişiler KentiEmin Özdemir · Bilgi Yayınevi · 201237 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
. İçinde yaşadığımız medeniyetin en tipik özelliği, varlığın kaynağı ile fayda işlevinin bir bağ oluşturup oluşturmamasıdır. İlahi olanın hesaba katılamadığı bir zeminde yapılmış anlam, ahlak, değer ve işlev tanımlarını kullanıyoruz. Düşünceye dair tanımımız da buna göre şekilleniyor. İyiliklerin tam ortasında doğuracağı dünyevi güzel neticelere
Sen Derviş Olamazsın
Sen Derviş OlamazsınMecit Ömür Öztürk · Timaş Yayınları · 0183 okunma
116 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkese merhaba, bugün sizlere çok güzel, hatta aşırı derecede güzel ve naif sonuyla da bana şok yaşatan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'dan bahsetmeye geldim açıkça söylemem gerekirse ben bu sonu kabul etmiyorum ve eger fırsatım olsaydı eserin sonunu da değiştirmek isterdim ve bu konuda yalnız olmadığımı da biliyorum çünkü gerçekten çok
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Taaşşuk-ı Talat ve FitnatŞemseddin Sami · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928,7bin okunma
Reklam
Güzelliği ve Kişileri sevmek, kelimenin tam anlamıyla, hiç­ bir şeyi sevmemektir; sevmekten aciz olmak demektir. Belli birini sevmek herhangi birini, herkesi ya da özelde hiçbirini değil, o belli birini sevmektir. Zaman zaman, seveceği birini ararken, aradığı vasıfların bir listesini sunan insanlarla karşı­laşırsınız: Espri yeteneği, kırk yaşlarında, en az iki metre bo­yunda vb. Belirtilen vasıflara uyan belli bir kişi ortaya çıkınca: Tam isabet! Gelgelelim, bu aşk olmayacaktır ya da belki bu tikelden çok bir Forma, herhangi bir şeye duyulan aşk olacak­tır. Bu türden “aşk” tikellikten, daha doğrusu, kişinin kendi tikelliğinden bir kaçıştır. Çünkü burada karşı karşıya olduğu­muz şey benlikten nefret ya da benliğin ahlaki aklanmasıdır.
- Bence hırsız çok mert bir adammış. Geceleyin av ararken o şahane geline rastladı. Onun hem altınları vardı, hem de güzelliği. Ne takılara el uzattı ne de kıza tamah etti. Bir de önüne düşüp yerine kadar götürdü. Bu kadar sabır ve mürüvvet dünyada görülmemiştir. Kadı bunun üzerine küçük şehzadeye der ki: - Cevahirler sendedir, sandığı sen almışsın. Zira sadık sadığa, âşık aşığa, hırsız da hırsıza sahip çıkar. Küçük şehzade inkâr edemez. Koynundan, sandığın anahtarlarını çıkarıp kadıya teslim eder. Bu misalde görüldüğü gibi, insanoğlunun düşünce algoritması çok enteresandır. İnsanlar her ne kadar işlerinde hür iradeleri ile serbestçe hareket ediyorum, deseler de hareketlerinde ve düşüncelerinde belli yapı taşları vardır. Elindeki bilgiler, zihnindeki sözler ve öğrendiği kavramlar, düşünce yapısını etkiler. Düşünceler de kararları oluşturur. Kararlar söz ile ortaya çıkar. Davranışlar ise sözün akabinde kendini gösterir.
192 syf.
·
Puan vermedi
#sendervişolamazsın • İnsanın en yakınındaki ilahi sanat eseri,kendi hayatıdır. İnsan,kendi yaşadıklarında hayret edecek yönleri bulabiliyorsa,hayat öyküsünün mükemmelliği üzerine salim fikirler yürütebiliyorsa,kendiyle ilgili yeni keşifler yapabiliyorsa yaratılıştaki yerini doldurmuş ve makamına liyakat göstermiş olur.Nitekim insan,kendi ruh
Sen Derviş Olamazsın
Sen Derviş OlamazsınMecit Ömür Öztürk · Timaş Yayınları · 0183 okunma
Her erkek evlenmek arzu ettiğinde hayatta mes'ud olmak için aile yuvası kurarken, hayatının temel taşını atarken, kendini mesud edecek bir hayırlı ve uğurlu eş ararken çok dikkatli olması, islâmi esaslara ve dini ölçülere göre hareket etmesi, kendi mizacına, tabiatına, ahlâkına ve yaşayışına uygun olanını seçmesi lâzımdır. Peygamber efendimiz bu konudaki tavsiyelerinde daima ruh güzelliğini maddi güzelliğe tercih etmişler ve: (Kadınları yalnız güzellikleri için nikâh etmeyin, muhtemeldirki güzellikleri onları ahlâken alçaltır. Onlarla mallarının hatırı için de evlenmeyin, belki malları kendilerini azdırır. Kadınlarla dindarlıkları yüzünden evlenin. Muhakkak ki yırtık elbiseli, siyah, fakat dindar bir kadın daha kıymetlidir.) buyurmuşlardır. Diğer bir hadisi şeriflerinde de: (Kadın dört şey için nikâh edilir: malı, soyu, sopu, güzelliği ve dindarlığı için. Sen bunlardan dindar olanı araştır, bul, mes'ud olursun.) buyurmuşlardır.
Sayfa 27
Reklam
Efsaneye göre; bir gün Yalan ile Gerçek buluşurlar. Yalan gökyüzüne bakıp, derin bir nefes aldıktan sonra dönüp Gerçek'e: "Bugün hava çok güzel!" der. Gerçek, şaşkınlıkla bakar Yalan'a. Hava gerçekten de güneşli ve cıvıl cıvıldır. Şaşkınlığının sebebi ise Yalan'ın ilk defa doğruyu söylemesidir. Gerçek, bu durumdan memnun bir şekilde Yalan'la vakit geçirip, sohbet etmeye devam eder. Sohbetin büyüsüne kapılıp bir kuyunun önüne kadar gelmişlerdir. Su, o kadar güzel ve berraktır ki Yalan yine doğruyu söyleyerek; "Su çok güzel! Hadi birlikte yüzelim." der. Gerçek, kuşkuyla yaklaşarak suya ayağının ucuyla bakar. Suyun güzelliği ve Yalan'ın doğru söylemesi onu suya girmeye ikna etmiştir. Soyunup yüzmeye başlarlar. Keyifli kısa bir zamanın ardından Yalan, bir anda sudan çıkarak Gerçek'in kıyafetlerini kuşanıp, kaçar. Gerçek, neye uğradığını şaşırmış ve son derece kızgın bir şekilde sudan çıkarak Yalan'ın peşine düşer. Yalan, Gerçek'in o harikulade kıyafetleri içinde paspallığından arınmış bir şekilde insanların arasına karışır. Gerçek ise çırılçıplak bir halde Yalan'ı ararken ayıplanır. Onu gören insanlar, böyle çıplak bir şekilde dolaşmasını densizlik olarak bulup hor görürler. Son derece utanan Gerçek, insanların arasından kaçıp tekrar kuyuya geri döner ve kuyunun derinliklerinde sonsuza kadar saklanır. Yalan ise arsız bir şekilde Gerçek'in o muhteşem sureti içinde yüzyıllarca dolaşmaya devam eder.
472 syf.
·
Puan vermedi
·
25 günde okudu
ayfer tunç üçlemesinin ikinci kitabı. öncelikle ben eseri kapak kızı kadar sevmedim ama yine çok etkileyiciydi. eseri, karakterleri tanıdıkça, hikayenin içine girdikçe bırakmak istemiyorsunuz. roman türünün bu güçlü yanı ayfer tunç gibi bir edebiyatçının elinde daha büyük bir avantaja dönüşüyor. kitaplarını ayakta tutan en önemli öge kurgusundaki
Yeşil Peri Gecesi
Yeşil Peri GecesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,2bin okunma
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Batı'an gelen İslam'ın emir ve yasaklarına ters düşen gaflet ve cehalet fırtınasının rüzgârına tutulan maalesef bazı gençlerimiz var. Bu acımasız fırtınanın önünde gaflet ve cehaletin verdiği sarhoşlukla bir sağa bir sola savruluyorlar. Kendilerine, sığınacak emin bir liman, başını sokacak bir mekan ararken, işe yaramayan artıkların çöp konteynerine atılarak yok oldukları gibi, pırıl pırıl o yavruların gençliği, güzelliği, geleceği, hayalleri, yok olup gidiyor. Anne babaların binlerce sıkıntılarla büyüttüğü, yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği, evlatlarının bu hali- ni, içleri yana yana acaba düzelir mi diye beklemekten başka yapacakları bir şey kalmıyor.. Bu boşluğu fırsat bilen melun şeytanın, sahipsiz gençleri tuzağına, yıkıcı ve yakıcı ocağına düşüyorlar. Böylece bu saf ve safi gençlerimizin, gününü ve geleceğini aydınlatacak olan iman ışıkları zayıflıyor. Hatta bazılarının tamamen kararıyor. Önlerini, gelecek- lerini göremiyorlar. Netice olarak hem dünyaları, hem de ahret hayatları mahvoluyor. Bu yavruları yetiştiren anne ve babaların, yeteri kadar dini bilgileri olmadığı için; "zaman bunu gerektiriyor. Dinin emir ve yasaklarını uygulamak zorlaştı, ecdattan kalma örf ve adetlerin hükmü kalmadı diyerek farkına varmadan, yavrularını batının kokmuş zihniyet ve modasının medeniyet diye kucağına atıyorlar. Bu durumda olanlara İslam, "Dur! Körü körüne gitme, İslam'ı bilmiyorsam bilenlere sor öğren." diyor.
Sayfa 275
Güzelliği Ararken
⁰⁰² Güzellik, insanın içinde uyanmak isteyen bir hatıradır.
Sayfa 17 - TimaşKitabı okudu
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.