Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
.... Bir işçi ölümünün “dayanılmaz hafifliği” Zincirlerle çekiyor işçiler Güneşi yatağımın başına Ben nasıl çıkarım bu kirli yüzle Güneşin karşısına? Celal Sılay Milan Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği romanındaki “dayanılmaz hafiflik” ifadesinin, birçok yazıya başlık olmasının artık sinir bozucu hale geldiğini kabul ediyorum. İnsan
Efsaneye göre; bir gün Yalan ile Gerçek buluşurlar. Yalan gökyüzüne bakıp, derin bir nefes aldıktan sonra dönüp Gerçek'e: "Bugün hava çok güzel!" der. Gerçek, şaşkınlıkla bakar Yalan'a. Hava gerçekten de güneşli ve cıvıl cıvıldır. Şaşkınlığının sebebi ise Yalan'ın ilk defa doğruyu söylemesidir. Gerçek, bu durumdan memnun bir şekilde Yalan'la vakit geçirip, sohbet etmeye devam eder. Sohbetin büyüsüne kapılıp bir kuyunun önüne kadar gelmişlerdir. Su, o kadar güzel ve berraktır ki Yalan yine doğruyu söyleyerek; "Su çok güzel! Hadi birlikte yüzelim." der. Gerçek, kuşkuyla yaklaşarak suya ayağının ucuyla bakar. Suyun güzelliği ve Yalan'ın doğru söylemesi onu suya girmeye ikna etmiştir. Soyunup yüzmeye başlarlar. Keyifli kısa bir zamanın ardından Yalan, bir anda sudan çıkarak Gerçek'in kıyafetlerini kuşanıp, kaçar. Gerçek, neye uğradığını şaşırmış ve son derece kızgın bir şekilde sudan çıkarak Yalan'ın peşine düşer. Yalan, Gerçek'in o harikulade kıyafetleri içinde paspallığından arınmış bir şekilde insanların arasına karışır. Gerçek ise çırılçıplak bir halde Yalan'ı ararken ayıplanır. Onu gören insanlar, böyle çıplak bir şekilde dolaşmasını densizlik olarak bulup hor görürler. Son derece utanan Gerçek, insanların arasından kaçıp tekrar kuyuya geri döner ve kuyunun derinliklerinde sonsuza kadar saklanır. Yalan ise arsız bir şekilde Gerçek'in o muhteşem sureti içinde yüzyıllarca dolaşmaya devam eder.
Reklam
"Yani güzellik, güzellik arayışımızın toplamının bir meyvesi, bir hasılasıydı. Biz güzelliği ararken güzelleşiyor, güzellikle meşgul olmakla bizi çirkin kılabilecek şeylerden kurtuluyorduk."
Gökhan Özcan
Gökhan Özcan
sen güzelliği mutluluğu ararken sahtesini bulmuşsun ve hala mutlu değilsin güzel yerine çirkini iyi yerine kötüyü tercih etseydin hem sevabı hem mutluluğu bulurdun
Gerçekten beğendiğim bir resim: Jean Léon Gérôme- Kuyudan Çıkan Gerçek
" Efsaneye göre; bir gün Yalan ile Gerçek buluşurlar. Yalan gökyüzüne bakıp, derin bir nefes aldıktan sonra dönüp Gerçek'e: "Bugün hava çok güzel!" der. Gerçek, şaşkınlıkla bakar Yalan'a. Hava gerçekten de güneşli ve cıvıl cıvıldır. Şaşkınlığının sebebi ise Yalan'ın ilk defa doğruyu söylemesidir. Gerçek, bu durumdan memnun bir şekilde Yalan'la vakit geçirip, sohbet etmeye devam eder. Sohbetin büyüsüne kapılıp bir kuyunun önüne kadar gelmişlerdir. Su, o kadar güzel ve berraktır ki Yalan yine doğruyu söyleyerek; "Su çok güzel! Hadi birlikte yüzelim." der. Gerçek, kuşkuyla yaklaşarak suya ayağının ucuyla bakar. Suyun güzelliği ve Yalan'ın doğru söylemesi onu suya girmeye ikna etmiştir. Soyunup yüzmeye başlarlar. Keyifli kısa bir zamanın ardından Yalan, bir anda sudan çıkarak Gerçek'in kıyafetlerini kuşanıp, kaçar. Gerçek, neye uğradığını şaşırmış ve son derece kızgın bir şekilde sudan çıkarak Yalan'ın peşine düşer. Yalan, Gerçek'in o harikulade kıyafetleri içinde paspallığından arınmış bir şekilde insanların arasına karışır. Gerçek ise çırılçıplak bir halde Yalan'ı ararken ayıplanır. Onu gören insanlar, böyle çıplak bir şekilde dolaşmasını densizlik olarak bulup hor görürler. Son derece utanan Gerçek, insanların arasından kaçıp tekrar kuyuya geri döner ve kuyunun derinliklerinde sonsuza kadar saklanır. Yalan ise arsız bir şekilde Gerçek'in o muhteşem sureti içinde yüzyıllarca dolaşmaya devam eder. "
İstanbul
İmparator Konstantin kendisine bir şehir kurmak istiyormuş. Dillere destan bir şehir, dünya döndükçe konuşulacak bir şehir. Kuracağı şehir için yer ararken bir kahin ile karşılaşmış. Kahin, Konstantin’e “Sen çok güzel bir şehir kuracaksın ama bu şehri körler şehrinin karşısına kuracaksın.” demiş. Konstantin şehri için yer aramaya devam etmiş. Bugün Anadolu Yakası olarak bilinen yere gelmiş. Orada insanlarla sohbet etmiş ve denizin kenarına oturmuş. Karşı yakayı tarihi yarımadayı (esas İstanbul’u) görmüş. Karşı yaka yeşillikleri, bağları ve daha başka güzellikleri olan bir yermiş. Konstantin Ben şehrimi keşke buraya kursam. Ama kahinde “Şehrini körler şehrinin karşısına kuracaksın.” dedi bu nasıl olacak diye düşünmüş. Sonra karar vermiş “Buradaki insanlar karşıdaki güzelliği görmüyorlarsa kör olmaları lazım.” demiş. Şehrini o beğendiği yere kurmuş.
Reklam
Nasıl İnceleceğiz?
... Oysa, güzel güzelliği geçmeyecek olandır; göreni, bileni, dokunanı, idrakine erişeni güzelleştirecek olandır. İnsanı inceltecek olan, güzelle, güzellikle böyle has bir irtibat içinde olmaktır. Bugün güzellik kavramını metalaştıran, güzelliğin adeta sanayisini kuran bir anlayış var. Tek tek insanların güzelliği arayıp bulmasına, ararken
başlık bulamadım, belki okuyan birkaç arkadaşım öneride bulunur :))
İlk yazım etkinliğe uygun olmadığından tekrar yazdım. Keyifli okumalar. 🤗 Ekim Ayı Öykü Etkinliği 🍀 #139967416 -"Ördek mi çirkin yoksa annesi mi?" diye arkamda beliren uykulu gözlere şaşkınlık ve korku içinde bakakaldım o gece... Kızımın gecenin en sessiz anında beni afallatan ve onun böylesi bir soruyla
Efsaneye göre; bir gün Yalan ile Gerçek buluşurlar. Yalan gökyüzüne bakıp, derin bir nefes aldıktan sonra dönüp Gerçek'e: "Bugün hava çok güzel!" der. Gerçek, şaşkınlıkla bakar Yalan'a. Hava gerçekten de güneşli ve cıvıl cıvıldır. Şaşkınlığının sebebi ise Yalan'ın ilk defa doğruyu söylemesidir. Gerçek, bu durumdan memnun bir şekilde Yalan'la vakit geçirip, sohbet etmeye devam eder. Sohbetin büyüsüne kapılıp bir kuyunun önüne kadar gelmişlerdir. Su, o kadar güzel ve berraktır ki Yalan yine doğruyu söyleyerek; "Su çok güzel! Hadi birlikte yüzelim." der. Gerçek, kuşkuyla yaklaşarak suya ayağının ucuyla bakar. Suyun güzelliği ve Yalan'ın doğru söylemesi onu suya girmeye ikna etmiştir. Soyunup yüzmeye başlarlar. Keyifli kısa bir zamanın ardından Yalan, bir anda sudan çıkarak Gerçek'in kıyafetlerini kuşanıp, kaçar. Gerçek, neye uğradığını şaşırmış ve son derece kızgın bir şekilde sudan çıkarak Yalan'ın peşine düşer. Yalan, Gerçek'in o harikulade kıyafetleri içinde paspallığından arınmış bir şekilde insanların arasına karışır. Gerçek ise çırılçıplak bir halde Yalan'ı ararken ayıplanır. Onu gören insanlar, böyle çıplak bir şekilde dolaşmasını densizlik olarak bulup hor görürler. Son derece utanan Gerçek, insanların arasından kaçıp tekrar kuyuya geri döner ve kuyunun derinliklerinde sonsuza kadar saklanır. Yalan ise arsız bir şekilde Gerçek'in o muhteşem sureti içinde yüzyıllarca dolaşmaya devam eder. Jean Leon Gerome, kuyudan çıkan gerçek
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.