Eriştiğimi sandığım her şey, bana erişiyor; bu dünyada hakiki olmayan, kişisel açıdan önemsiz sözlerin en hakiki ve en özgün sözlerden daha güçlü biçimde yankılanacağına ilişkin, insanın içini kemirip duran bir sezgi.
Bu güzellik peki -diye düşünüyordu insan- peki de o güzellik benim güzelliğim mi? Öğrenmekte olduğum hakikat, benim hakikatim mi?
Hedefler, sesler, gerçeklik, insanı çağıran ve yöneten, peşinden gittiğimiz, kendimizi kollarına bıraktığımız tüm bu baştan çıkarıcılık: - bu, hakiki gerçeklik mi, yoksa sunulan gerçekliğin üzerinde elle tutulamaz biçimde duran bir soluktan başka bir şey değil mi?!
.
Bence yüz güzelliği denilen şey yalnızca gülümsemedir: Gülümseme yüze güzellik katıyorsa o yüz çok güzeldir; gülümseme yüzü değiştiriyorsa o yüz sıradan bir yüzdür; gülümseme yüzü bozuyorsa o zaman bu çirkin bir yüzdür.
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Oysa gerçek güzellik, bir özgünlük gerektirir. İfadede, bakışta, mimiklerde bir özgünlük. İçten gelen bir duygunun dışa yansımasıdır bu. Kozmetik değişiklikler bizi pek de özgün kılmaz.
Madem ki mesut olmak mümkün değildir, olmaya çalışmakta, mesut olmazsa bile öyle görünmekte güzel bir metanet, bir kuvvet var geliyordu; o zaman tevekkülde bir zafer değilse bir güzellik, en çok da bir rahat bulunduğunu anlıyordu.
"...Kadınlar, birini ya da onun güzelliğini değil, bizatihi aşkın özünü yaşamak isterler. Bunun için de evvela acıyı kavramak icap eder. Aşk, acının ateşinde göverir. Kadınlar bunu iyi bilirler. Erkekler ise aşkın anatomisi ile ilgilenmezler. Onlar için önemli olan güzellik ve hazdır. Aşk ise bu ikisine kavuşmak için yürünen bezdirici yoldan başka bir şey değildir. Hülasa, aşkın özüne ulaşmak akıllarına bile gelmez. Zira bunun için asgari düzeyde zekâ ve cesaret gerekir."
Merhaba canlar...
@pamukokumalar ın #nisandayeşilkapak etkinliği için seçimim #borisvian kaleminden #vebütünçirkinlikleröldürülecek kitabından yana oldu.
Vian kalemiyle ilk kez tanıştım, o yüzden ne yazacağım konusunda biraz kararsızım aslında. Bilimkurgu okumaya olan tutkum malum, polisiye tutkumunda eksik kalır yanı yok fakat bu güzellik biraz daha farklı. Yazar hakkında araştırma yaparken yarı gerçekçi yarı delilik arasında kurguyu harmanladığını okumuştum. Doğruymuş
Polisiye, kara mizah, yapay ortamlarda üretilen insanlar... Bunlar bir araya toplanınca sürükleyici bir anlatım çıkmış ortaya. Bitmeyen harekerlilikte cabası... Tüm bunlara rağmen sanki bir şeyler eksik gibiydi. Belki ilk kez okuduğum için, belki Amarika ile ilgili anlatımları bilimkurgunun önüne geçtiği için, belki de uçarı kara mizahı bu kurguya yediremediğim için... Emin değilim
Başka bir anlatımını deneyimlemek üzere müsaade istiyorum
Keyifli okumalarınız daim olsun...
Kitapla kalın...