Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özgür

Sermaye, alışverişin değerini satışın hangi fiyattan yapılmasına izin verdiyse onunla ölçer. Söyleyin öyleyse ahlakçı hamamböcekleri, insanoğlunun onca meşgalesi arasında ücreti seksten daha yüksek herhangi bir kol ya da kafa emeği faaliyeti var mı?
Sayfa 61 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Sermaye ne vatan tanır ne de sınır, renk, ırk, yaş ve cinsiyet; o enternasyonal bir Tanrıdır, evren­sel Tanrıdır, diye haykırdı Papa elçisi ilahi coşkunun pençesinde. Bu yüzden insanlığın bütün evlatları onun kanunlarına boyun eğmeli! Kaldırıp atalım geçmişin bütün dinlerini; unutalım bütün milli kin­lerimizi ve din kavgalarımızı; kalplerimizi ve ruhla­rımızı birleştirelim ki yeni inancımızın dogmalarını, Sermaye Dini’nin kanunlarını hazırlayalım.
Sayfa 37 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Sermaye ne zaman bir yere saldıracak olsa in­sanları, hayvanları ve önüne çıkan her şeyi kasırga gibi ezer, ufalar, geçer. Avrupa Sermayesi Mısır’ın üzerine çullandığında öküz, kağnı ve kazma-kürek­leriyle birlikte fellahları avucuna alıp ayaklarını yer­den kesti ve hepsini Süveyş kıstağına çekip götürdü; demirden eliyle iki büklüm çalışmaya zorladı onları, güneşte yaktı, ateşler içinde titretti, açlık ve susuzluk­la işkence ve terbiye etti: kanalın iki kıyısı onlardan otuz bininin kemikleriyle kaplandı. Sermaye genç ve kuvvetli, uyanık ve sağlıklı, özgür ve neşeli insanla­rı yakalayıp yakalayıp hepsini fabrikalara, dokuma tezgahlarına, madenlere hapsetti; hepsini ocağa atıl­mış kömür gibi oralarda eritip tüketti, kanlarıyla su­ladı oraları, etlerini taş kömürüne, kumaş ilmiğine, makinenin çeliğine kattı; onları ayakta tutan gücü cansız nesnelere nakletti. Nihayet yakalarını bırak­tığında hepsi tükenmiş, kırılıp dökülmüş ve daha gencecikken birer ihtiyara dönüşmüştü; kansızlıkla, deri ve akciğer veremiyle boğuşan işe yaramaz birer iskeletten başka bir şey değildiler artık.
Sayfa 36 - Sel YayıncılıkKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek tek din Sermaye dinidir. Sermaye hakiki bir Tanrı’dır, her yerde hazır ve nazırdır; ister ışıldayan altın olur isterse çürümüş gübre tozu, ister koyun sürüsü sı­fatında görünür isterse geminin kahve yükü, ister Mukaddes Kitap yığını olur isterse porno gravürü balyası, ister dev bir makine gibi zuhur eder isterse kocaman bir prezervatif - her kılığa ve her şekle girebilir. Sermaye öyle bir Tanrıdır ki herkes tanır, görür, dokunur, hisseder, tadar; bütün duyularımıza hitap eder. Tanrıtanımazla, ateyle karşılaşmamış tek Tanrı odur. Ne kadar kendini beğenmiş olursa ol­sun, Süleyman ona tapardı; ne kadar hayal kırıklığı­na uğratmış olursa olsun, Schopenhauer onu başını döndürecek kadar çekici bulurdu; Hartman şuursuz filozofun tekiydi, ama onun en şuurlu müminlerin­dendi. Öteki dinlerin hiçbiri dudakların ötesine ge­çememiş, aşağılara inememişken, Sermaye inancı her zaman, insan kalbinin her zaman en derin yerine taht kurmuştur.
Sayfa 35 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Eskiden insan zihnini yöneten, ona hakim olan başlıca güç dindi; çalışanla­ra uysalca boyun eğmeyi, boş hayaller peşinde koşup gerçeklerden uzak durmayı, ilahi mutluluk düşleri kurup dünyevi acılara katlanmayı o öğretirdi. Ama sosyalizm, modern zamanların bu habis düşünce­si inancı kovdu ve yoksulların kalbinde kendisi yer edindi; onlara mutluluğu öteki dünyada aramamak gerektiğini öğütlüyor; onlara yeryüzünü cennete çe­virmeyi vaat ediyor; ücretlilere “Senden çalıyorlar! Kalk ayağa, uyan artık” diye sesleniyor. Eskinin uysal işçi yığınlarını uygar toplumları altüst edecek genel bir ayaklanmaya hazırlıyor; imtiyazlı sınıfları orta­dan kaldıracak, aileyi yok edecek, zenginlikleri bugün elinde tutanlardan alıp yoksullara verecek, sanatı ve dini yeryüzünden silecek ve dünyanın her yanını koyu barbar karanlığının istila etmesine yol açacaklar...
Sayfa 30 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Demokratik­ teknolojik toplumların özgür yurttaşı, bir buyruk verdiği jestin kendisinde dur­madan itaat eden bir varlıktır.
Sayfa 48 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
“Defolsun bu boş inançlar, bu eski gövdeler, bu çiftler, bu çağlar. Batan işte bu dönem­dir!”
Sayfa 50 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ermiş Antonius'un sınanmasındasın daha. Dizginlenmiş isteğin taşkın sevinci, çocuksu gururun kasılmaları, bir çök­me, bir ürkü. Ama koyulacaksın sonunda bu çalışmaya: Koltuğunu kuşatacak mimarlığın, uyum bilgisinin tüm ola­nakları. Hiç beklenmedik, yetkin varlıklar deneylerin için ge­lip sunacaklar kendilerini. Dört bir yandan sana doğru me­rakla akacak o ağır ihtişamlar, o eski uluslar düş görür gibi. Belleğinle duyuların bundan böyle yaratıcı itilişinin besini olacaklar. Ya dünya, sen çıkınca ne kalacak ondan geriye? Herhalde hiçbir şey şu görünüşlerden.
Sayfa 41 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Satılık şimdi paha biçilmez bedenler, bilinen ulusların, dünyaların, cinsiyet ve soyların dışında! Zenginlikler, her adımda fışkıran! Sınamadan geçmemiş elmasların satışı! Satılık şimdi yığınlar için kargaşalık; önü alınmaz doyuş üstün hevesliler için; amansız ecel sofularla sevenler için! Satılık şimdi barınaklar, göçler, yarışlar, peri oyunları, yetkin rahatlık, bunların çıkardığı gürültü, devinim ve gele­cek! Satılık şimdi uygulanışları hesabın, duyulmamış uyumun sıçrayışları. Kimsenin sezmediği buluşlar, deyimler, – bir an­da sizin malınız olan.
Sayfa 37 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Olası mıdır, sürekli yıkılmış büyük hayallerim için O be­ni bağışlatsın, – rahat bir son telafi etsin yoksulluk çağlarını, – bir günlük başarı alnımıza yazılmış beceriksizliğin utancı üstüne uyutsun bizi? (Ey palmiyeler! Sevgi ve güç! – Sevinçlerden, şan ve ün­den daha yüksek! – her biçimde, her yerde – İblis, tanrı, işte şu kişinin gençliği: Ben!) Olası mıdır, bilimin peri oyununda gerçekleşenleri, top­lumsal kardeşlik akımlarını sevip kucaklamamız, ilk özgür­lüğümüzün adım adım yeniden kazandırılması olarak? Ama bizleri putperest kılan vampir bize bıraktıklarıyla oyalanmamızı buyuruyor, öbür türlü daha da uçuk olma­mızı. Debelenmek yaralarla, bitkinlik veren havada, denizde; işkencelerde, öldürücü suların ve havanın suskusunda; gülen azap içinde, amansız dalgalanan suskusuyla onların.
Sayfa 34 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Étienne de La Boétie’nin Le Discours de la servitude volontaire ile harika bir örneğini ver­diği gibi, itaat üzerine, insanların hangi sebeplerle itaat ettikleri üzerine çalış­malar yapılmıştır ve hala da yapılmak­tadır. Ama itaatin zorunlu ön koşulları­na, yani buyruğa ya da hangi sebepler­le insanların kumanda ettiğine/buyur­duğuna dair hiç ya da neredeyse hiçbir çalışma yoktur. Ben kendi adıma şuna kani oldum ki iktidar (pouvoir), sade­ce itaat edilme kapasitesiyle tanımlan­maz ama öncelikle buyurma/kumanda etme kapasitesiyle tanımlanır. Bir ik­tidar, kendisine artık itaat edilmediği ya da hiç itaat edilemediği için değil, emirler vermeyi kestiği için yıkılır.
Sayfa 20 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Dost
Dostluk, saf bir olma olgusunu birlikte hissetmedir. Dostların paylaştıkları bir şey yoktur (doğum olsun, yasa, mekan, lezzet olsun): Bunlar, dostluk deneyimi tarafından birlikte-bölüştürülmüş yani ortaktır (con-diviso). Dostluk, her bölüşmeyi (divisione) önceleyen bir paylaşma­dır (condivisione) çünkü bölüştürdüğü şey varolma olgusu­nun, yaşamın kendisidir. Siyaseti teşkil eden de bu nesnesiz bölüşüm, bu özgün birlikte-duyumsamadır.
Sayfa 78 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Dost
Dost, diğer bir Ben değil, aynılığa içkin bir başkalık, aynının başkaya dönüşmesidir.
Sayfa 76 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Dost
Dostluk, temsile dökeme­yeceğiz, kavramlaştıramayacağımız bir yakınlık değilse nedir? Birisini dost bilmek (riconoscere), onu belli “bir şey” olarak tanıyamamaktır (non poterlo riconescere).
Sayfa 70 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Bir yandan Avrupa normları antropometri teknolojilerini geliştirip kusursuzlaştıran ve parmak izinden kimlik fotoğrafına kadar 19. yüzyılda suçu yineleyen suçluların kimliğini tayin etmek üzere icat edilmiş biyometrik dispozitifle­ri bütün vatandaşlara dayatırken, öte yandan güvenlik kameraları kentlerimizdeki kamusal alanı dev bir hapishane avlusuna çeviriyor. Otoritenin gözünde -belki de haklı olarak- hiçbir şey sıradan insan kadar teröriste benzemiyor.
Sayfa 41 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
1.557 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.