Yüce Allah'ım!.. Ya ona azıcık merhamet ver, ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Allah'ım!.. Ya onu bana ver, ya beni ona!..
Ey güneş! Ondan daha kutlu bir fâniyi hiç izlemedin sen ve ey yer, ondan daha kıymetli bir hazineyi hiç gizlemedin. O ki gönüller gıdası, ruhlar şifası... O ki gözlerin feri, şerefin zaferi...
Ay doğdu üzerimize Veda Tepelerinden
Şükür gerekti bize Allah'ın davetinden
Sen güneşsin, sen aysın; sen nur üstüne nur
Sen Süreyya yıldızısın, ey sevgili, ey Rasûl
Kesinlikle okuduğum ve en çok etkilendiğim birkaç kitaptan biri. Şah ve Sultan... Aşk ve sevgi ancak bu kadar güzel, ancak bu kadar hisli, ancak bu kadar derinden anlatılabilirdi. Sultan Selim'den Şah İsmail'e, Gülizar Begüm'den, Taçlı'ya aşk ve sevgi ancak bu kadar içten yaşanılabilirdi. Bir tarafta Çaldıran ve Mısır fatihi Sultan Selim diğer tarafta Tebriz hükümdarı Şah Sultan... Herşey orda Çaldıran' da başladı. Şah İsmail'in Çaldıran pişmanlığı, Sultan Selim'in zaferden zafere koşan inancı aşk ve sevgi ile ancak bu kadar güzel dile getirilebilirdi. İstanbul'dan Erzincan'a, Tebriz'den Mısır'a uzanan bu fevkalade sevginin anlatıldığı kitap okuyanı adeta mest ediyor. Gerçekten de İskender Pala'nın kalemine hayran olmamak elde değil.