Bütün duygularının temelinde bir küskünlük, bir kırgınlık vardı; dönmüş, bütün dünyanın suratına tükürüyordu sanki. Hayatın sillesini yemişti ama, şimdi hayata sırtını çevirmiş, ondan öç alıyordu.
Bu kitabı okumak epey uzun sürüyor. Çünkü bir anda kopabiliyorsunuz kitaptan. Çok dikkatli ve anlayarak okunduğu takdirde çok şey bulabileceğiniz bir kitap ancak bir anlık kopma sizi bir kaç sayfa geriye götürüp tekrar okumanıza mecbur bırakıyor. Antonie'nin hayata duyduğu küskünlük sizi de saracak.
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,8bin okunma
Sevdanın hüznü sarar kalbimi,
Sevgi rüzgarı savurur saçlarımı.
Bunalımın karanlığı çöker etrafıma,
Tutunamam hayata içimde bir yara.
Gönlümde sevda çiçekleri solmuş,
Rengarenk yapraklar düşmüş toprağa.
Sevginin izleri kalmış yüreğimde,
Ama tükenmişlik sarar her yanıma.
Gökyüzünde bulutlar ağlar sevda gözyaşı,
Kalbimde fırtınalar kopar görmüyor kimsesi.
Bunalımın girdabında kaybolmuşum,
Umutsuzluğun esaretinde sürükleniyorum.
Sevgiyle yoğrulmuş yılların ardında,
Gizli bir bunalımın pençesindeyim.
Tükenmişlik sendromu sarar beni,
Adeta bir yorgunluk hayata küskünlük.
Sevda, sevgi ve bunalımın içinde kaybolmuşum,
Gönlümde umutsuzluk çiçekleri solmuş.
Tükenmişlik sendromuyla savaşırken,
Kalbimde bir çığlık ruhumda bir yangın.
Belki de sevgiyle dolu yeni bir gün doğacak,
Bunalımın karanlığına veda edeceğim.
Tükenmişlik sendromunu geride bırakıp,
Sevda dolu bir kalple yeniden doğacağım.
• Mâhrez
Nazan Bekiroğlu...... Kelimelere hayat veren kadın.... Kaleminde kendimi bulduğum ve her yazdığını içselleştirdiğim bir yazar. Çok etkilendiğim bir yazıyı okurken kendime şunu söylüyorum: " Yeryüzünde her insan aynı duyguları yaşıyor ama sanki tek biz yaşıyormuşuz gibi hissediyoruz çoğu zaman. Sadece bizim yaşadığımızı hissettiğimiz o derin
Bütün duygularının temelinde bir küskünlük, bir kırgınlık vardı; dönmüş, bütün dünyanın suratına tükürüyordu sanki. Hayatın sillesini yemişti ama, şimdi hayata sırtını çevirmiş, ondan öç alıyordu.
Bütün duygularının temelinde bir küskünlük, bir kırgınlık vardı; dönmüş, bütün dünyanın suratına tükürüyordu sanki. Hayatın sillesini yemişti ama, şimdi hayata sırtını çevirmiş, ondan öç alıyordu.
Küsmüştüm bir kere ve bu küçük bir
çocuğun dondurmasını düşürmesi gibi bir küskünlük değildi veya yere düşüp herhangi bir yerinin acımasının verdiği bir küskünlük hiç değildi . Bu hayata karşı veya aklımın bastığı kadarıyla Allah ‘ a küsmekti, tamamıyla isyan etmekti.
Hayata değildi elbet küskünlükleri, ölüme de değildi ; olamazdı, ölü olan onlar değildi ki! Yaşıyorlardı hala.
Ama yine de bir küskünlük tünemişti işte yüzlerine.
- "Bir oda ve köşeye büzülmüş bir adam... kalın halatlardan örülü balık ağlarını andıran örümcek ağlarıyla yer yer perdelenmiş bir mekân... Dev örümcekler... Yılanlar, çıyanlar... Akrepler... Kocaman fareler... Şeytan yüzlü yarasalar... Minicik bir pencereden içeri sızan ışık hüzmesinden başka gönül çelen bir hayat püskürtüsü yok... Bu kâbus dekoru içinde, adamın yüzünde küskünlük... Şöyle bakarsan kızgınlık... Istırap, ıstırap, ıstırap... Hayata pamuk ipliği gibi bir yerden tutunmuş... Tuhaf, ama gerçek: Azimli ve kararlı... Dekorun aşıladığı ümitsizliğe inat, mahzunlukla yer değiştiren "deli" gözlerle kapıya bakıyor... Mekân kadrosundaki keyfiyetle yer değiştirmeye gelen güzeller güzeli çocuklarının ayak seslerine mi dalmış?.. Galiba... O adam benim!..