Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hatice ceritoglu

arabanın karanlığı içinde ve duymakta olduğum yorgunluğun derinliklerinde, sevdiğim bir şehrin ve günün bir saatinin bütün alışılmış gürültülerini birer birer tekrar bulur gibi oldum, günün o saatinde bazen kendimi memnun hissettiğim de olurdu.
Reklam
genç kızların yaşamlarında, yatak odası kutsal bir hayal tapınağı gibidir. hayallerin, o altın kanatlı şiirin yuvası, yatak odasıdır. yatak odası; öylesine saf; öylesine duygulu; öylesine ince hayallere, emellere sığınak olmuş bir yerdir ki, merak düşüncesi bile oraya girmeğe cesaret edemez, o gençlik hayalleri barınağına sokulmaktan kaçınır.
kiti'nin söylediği bu sözlerde, görünüşte, hiçbir fevkaladelik yoktu. ama, kiti, bunları söylerken, bunların çıkardığı her seste, kızın dudaklarının, gözlerinin, ellerinin her hareketinde, levin için sözle anlatılmaz, ne büyük bir anlam vardı. bu sözlerle hem af dileyiş, hem ona inanış, hem okşayış, tatlı, ürkek bir okşayış, hem söz veriş, hem umut, hem de onu mutluluktan sarhoş eden, inanmamazlık edemediği, bir aşk vardı.
Sayfa 609Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
şimdi o, uzun süredir diş ağrısı çeken ve dişini çektirmiş olan bir adamın duygusu içinde idi: korkunç ağrılardan ve çenesinden, kocaman adeta başından büyük bir şeyin koparılıp çıkarıldığı duygusundan sonra, hasta, birdenbire, kendi mutluluğuna inanamayarak, hayatını böylesine uzun süre zehirleyen, bütün dikkatini kendi üzerine çeken şeyin artık olmadığını hissetmiş, yine yaşayabileceğini, yine düşünebileceğini, yalnız dişiyle ilgilenmeyeceğini anlamıştır.
Sayfa 454Kitabı okudu
ne türlü olursa olsun yapmacık davranışlar, en akıllı, gerçeği görmesini bilen insanları aldatabilir; ama en kıt anlayışlı bir çocuk bile, ne kadar ustaca gizlenmiş olursa olsun yapmacıkları anlar ve ondan tiksinir.
Sayfa 437Kitabı okudu
Reklam
Anna Arkadyevna okuyor ve okuduğunu anlıyordu. Ne var ki, okumak, yani başkalarının hayat yansımalarını izlemek hoşuna gitmiyordu. kendisinin yaşamaya çok ihtiyacı vardı. roman kahramanı kadının hastalara baktığını mı okuyordu, kendisi de bir hastanın odasında yavaşça yürümek istiyordu, bir parlamento üyesinin nutuk çektiğini mi okuyordu, kendisi de nutuk çekmek isteğine kapılıyordu. lady mary'nin ata binerek sürünün peşinden gittiğini, gelini kızdırdığını ve herkesi cesaretine hayran kıldığını mı okuyordu, o da bunları yapmak hevesine kapılıyordu.
Sayfa 188Kitabı okudu
duyarlıydı, ve duyguları hep düşüncelerin, hendeklerin, dalgalanan vadilerin ve dağların etkisiyle hareket halindeydi; hiçbir zaman umursamaz davranmıyordu, her şeyde bir mutluluk veya mutsuzluk buluyordu ve böylece her zaman canlı bir düşünme eylemi içinde olabiliyordu. böyle insanlar, sürekli içinde yaşadıkları ahlaki dalgalanma kendini ötekilere de ilettiği için başkaları üzerinde olağanüstü çekici bir etki yaratırlar; konuşmalarında her şey kişisel bir anlam kazanır ve insan onlarla ilişkisi sırasında sürekli kendi kendisiyle de ilgilenebildiğinden, bu gibileri insanın normalde ancak vizite karşılığı bir psikanalistten veya psikologdan alabileceği keyfi verirler; üstelik arada bir fark da vardır ve insan bu sonunculara gittiğinde kendini hasta hisseder, oysa Walter, insanların kendilerini o zamana kadar gözden kaçırmış oldukları nedenlerden ötürü çok önemsemelerine de yardım ediyordu.
Sayfa 148Kitabı okudu
ürettiğinin ne olduğunu görmeden, yarattığı etkinin doğru ve güzel olması için şansına ve dehasının yıldızına güvenerek, karanlıkta ve körlemesine çalışamazdı. yarattığı etkinin şansa bağlı olmasına tahammülü yoktu. neden ve nasıl olmasını bilmesi gerekiyordu.
Sayfa 227Kitabı okudu
birlikte geçirilen bir felâket kadar insanları birbirine bağlayan hiçbir şey yoktur.
bir insan ya insan olmalı, insanlar için canını vermeli, ya da kalabalık etmemeli dünyamıza!
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
özgürlüğün ve bir kadının yokluğundan çok bir müezzinin sesini duyamamak bana acı veriyordu. daha önce hiç böyle yaşamamıştım. haftalar boyu, boşluğu dolduran, duvarlara ve insanlara güven veren, zamanı belirleyen ezan sesini duymadan yaşamak...
Sayfa 301Kitabı okudu
"Tanrı'ya beni uğursuzluklardan koruması için dua etmiyorum. Böyle durumlarda beni umutsuzluktan koruması için dua ediyorum."
Sayfa 300Kitabı okudu
tam ölümle ilgili korkularım depreştiğinde karşıma çıkan cümlelere bakın
"sık sık cenaze törenlerinde kadın olsun, erkek olsun insanların ölümü lanetlediğini görüyorum. fakat ölüm Allah'ın bizlere bir armağanıdır. ve O'ndan gelen bir şeyi kul lanetleyemez. armağan sözcüğü size aykırı mı geliyor? fakat bu bir gerçek. eğer ölüm kaçınılmaz olmasaydı insan bütün yaşamını ondan uzak durmaya adayacaktı. hiçbir tehlikeyi göze alamayacak hiçbir girişimde bulunamayacak hiçbir işi el atmayacak yeni bir şey bulmayacak yeni bir şey yapmayacaktı. yaşam sürekli bir uyuşukluk olacaktı. evet kardeşlerim Allah'a bize ölümü armağan ettiği için şükredelim çünkü yaşam ölümle anlam kazanıyor. günün anlamı olması için gece, konuşmanın anlamı olması için sessizlik, barışın anlamı olması için savaş gereklidir. O'na dinlenmenin ve neşenin anlamlı olması için bize kaygı ve tedirginlik gönderdiği için de şükredelim. O'na şükredelim çünkü O'nun bilgeliği sonsuzdur."
Sayfa 113Kitabı okudu
ne uğruna savaşmışlarsa sanki savaşla onu ortadan kaldırmak istemişler gibi bir sonu olmuştu
Mozart'ı düşündüm, müziğinin peşinden gelen sessizlik yine Mozart'tır.
113 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.