Zorluklar karşısında geri çekilmenin en uç ifadesi intihardır. Burada birey, yaşamın getirdiği sorunların tümüne teslim olur, durumunu daha iyiye götürmek için hiçbir şey yapamayacağına olan inancını ifade eder.İntihardaki üstünlük arayışı, intiharın daima bir sistem ya da intikam olduğunun farkına varırsak anlaşılabilir.
Yarın yine aynı olacak. Mutluluk asla gelmeyecek. Bunu bilmiyorum. Ama bir gün mutlaka gelecek, yarın sabah gelecek diye inanarak uyumak daha iyi değil mi?
.
.
.
Mutluluk bir gün geriden gelir. Bu sözleri hayal meyal hatırlıyorum...
-...Bence bir insana ağlaması için ortada bir neden bulunmadığı açıkça anlatılır ve bu durum kendisine mantık yoluyla kanıtlanırsa,artık ağlamaz olur...Öyle değil mi?
-O zaman yaşamak çok kolay olurdu.
Bana bir yalan söyle, ama bu yalan senin olsun, senin uydurduğun bir şey olsun,alnından öpeyim! Kendine ait bir yalan,başkalarına ait gerçekleri tekrarlamaktan belki de daha iyidir. Birincisinde sen bir insansın,ikicisinde ise bir papağan!
Ormanın derinliklerindeki bu ıssız ortam onları mutlu ediyordu. Çalışmalarına tanıklık edecek ve umutlarını bölecek kimse yoktu; sadece eski taşlar ve büyük yaşlı meşeler vardı.
Adını tüm ısrarlı sorulardan kaçıracak. Ama sorularıma karşılık bir öykü anlatacak ki hiçbir soruma karşılık gelmeyecek ama bana başka ve unutmaya çabaladığım bir öyküyü anımsatacak.
Bütün genişliğine rağmen yeryüzü daraldıkça daralınca, kemiklerimi ezecek kadar sıkınca sadece bir kıpırdanmadan ibaret bunca çaba. Sağa sola dönünce belki bir nebze nefes almak gibi işte.
Sırtında bir dağ varmış, dağ taşıyormuş, o dağı aşamıyormuş, mecalin, dermanın yokmuş gibi atıyormuşsun her adımını. O dağı omuzlarına ben koydum demedim.
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
Kimseye anlatılmaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar