Sevmek bir sanat mıdır? Sanatsa, bilgi ve çaba gerektirir. Yoksa sevgi, yaşanması rastlantılara kalmış, insanın talihi yardım ederse tutulacağı tatlı bir duygu mudur?
Sevgiyi var olma sorununun olgun insana yaraşır bir çözüm yolu olarak mı, yoksa birlikte-yaşama denebilecek olgunlaşmamış sevgi olarak mı anlıyoruz?
Sevmek kelimesini her gün birçok kez kullanıyoruz. Fromm kitabında sevmenin asıl anlamını bilmediğimizi ve onu fütursuzca kullandığımızı adeta yüzümüze çarpıyor. Topluma karışmış bedenlerimiz sevimli olmak uğruna başarılı olmaya çalışıyor, entelektüel tavırlar sergiliyor, sinemaya gidiyor, giyiniyor,konuşuyor... Duygularımız bile ısmarlama diyor Fromm. Oysa sevilme durumumuzdan önce kendi sevme yetimiz gelir. “Sevme” ise sanattır. Sanat ise çaba,emek, disiplin ve ilgi gerektirir. "Bize çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının, çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek sevgisine inanmayız. Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ilgidir. Bu etken ilgi yoksa sevgi de yoktur.”
Bu kitabı okurken Fromm’un sevmeyi tarif edişleri, sevmek şudur dediği tanımları onun sevme üzerine ne kadar düşündüğünün ipuçlarını veriyor bize. Belki biz de oturup düşünebiliriz biraz. Varoluşumuzu, severek besleyebilir başka varoluşların sevme yetisini edinmesine ilham olabiliriz.