"Fazlasıyla uzağa gitmişti. Fazlasıyla çok, binlerce açık kitap onlarla onun arasında uçurum gibiydi. O kendi kendisini sürgüne göndermişti. Bilginin uçsuz bucaksız ülkesinde artık evine dönemeyecek kadar yol almıştı."
"Genel bir ürperti sadece, bir zamanlar bizim olan, varlığı hala açık seçik gözlerimizin önünde duran, bakışlarının parıltısı ve sesinin ahengini hala unutamadığımız bir kimse mezara konulduğunda içimizi saran bir ürperti."