Yaşadığı çevreyle var olan, sarayın gözdesi bir kadın Fransa kralı tarafından kırsal bir bölgeye sürgüne gönderiliyor.
Sürgünün ilk saatleri başlıyor kadının yalnızlığı, unutulma korkusu. Kitap kadının bu duygularının ona hazırladığı sonu konu ediyor. Hırs, menfaat duyguları çok güzel işlenmiş, zengin-fakir herkesin bir amacı olduğu bunun uğruna ne kadar duygusuz, zalim olabileceğini gösteriyor bize.
Zweig'in okuduğum 3.kitabıydı, denk gelmiş olabilir bilmiyorum ama yazarın yalnızlık konusunu hep ön planda işlediğini farkettim.
"Onlarca yıl insanların arasında yüzmüş, ama bu dalgalardan beslendiğini, onların kendisini taşıdığını hiç bilmemişti, şimdi, bir balık gibi yalnızlığın kıyılarına fırlatıldığında çaresizlik ve şahlanmış acılar içinde çırpınıyordu. Hem donuyor hem alev alev yanıyordu."
Kitap çok güzel, kısa, öz. Okuyun, okutun.