Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başkasının bir günahını örtersen,Tanrı senin iki günahını affeder.
Bana bütün bunları anlatırken bütün olasılıklara birden inanıyordu. Bunların hepsinin bir arada olabileceğini, bunun bir çeşit la haine dans l’amour her iki tarafın aşk gururunun aşağılanması gibi bir şey olduğunu kabul ediyordu v.s. v.s… Kısacası ciddi, doğru bir insan için hiç değeri olmayan bir çeşit pek ince romantizmle karışık, üstelik de alçaklıkla dolu garip bir macera!
Sayfa 655Kitabı okudu
Reklam
Güzel ve Dokunaklı.
Kendisine ait olmayan bir zamanı sorgulamaktan bunalmıştı. İki kuşağın yanlışlarından bir dağ taşırdı iki kaşı arasında. … Bütün genç kızların pembe bir erkek, pembe yatak örtüleri, pembe koltukları, pembe yemek takımları ve pembe bahçelerle büyüyüp, dar ve siyah mutfaklarda yemek kokularına dönüştüğü; erkeklerin inceliklerini eşiklerde bırakıp birer çizgili pijama kesildiği ruhsuz ve soğuk bir dünyanın güceniğiydi. Herkesin, yenilgisinden bir sığınakla daha büyük yıkımlardan korunmaya çalıştığı bir büyük yanılgıda, rengini ufuklardan alan bir çift günebakandı gözleri. Nereye baksa pul pul uzaklık dökerdi.
Kırmızı Kedi Yayınevi, 2014Kitabı okuyor
Sözgelimi, işte burada bundan iki yıl önce, tam bu vakitte, bu saatte, bu kaldırımda yine tek başıma, yine sel, tıpkı şimdiki gibi yürüdüğünü hatırlıyor insan! Ve o zaman da hayallerin hüzünlü ve yaşamanın eskiye göre daha iyi olmasa da hem daha kolay, hem daha rahat olduğunu, şimdi üzerine yapışan bu kara düşüncenin o zaman olmadığını hatırlıyor insan; bu vicdan azaplarının, gece gündüz rahat vermeyen karamsar, iç karartıcı azapların olmadığını. Ve kendine soruyorsun: Nerede hayallerin? Ve başını sallıyor, şöyle diyor: Yıllar ne çabuk geçiyor! Ve yine soruyor kendine: Ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı? Baksana, diyor kendine, baksana, yeryüzü nasıl soğuyor. Daha yıllar geçecek ve peşinden kasvetli yalnızlık gelecek, bastonlu, titrek yaşlılık gelecek, peşinden de sıkıntı ve bunaltı. Fantastik dünyan ağaracak, donacak, hayallerin kaybolacak ve ağaçlardan düşen sarı yapraklar gibi dökülecek....
Can YayınlarıKitabı okuyor
Ne de olsa iki insan arasındaki derin bir sevginin derin bir acı da verme gücü ve olasılığı vardı.
Sayfa 253 - Ayrıntı Yayınları, 2022 BaskısıKitabı okudu
Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır.
Reklam
Bu dünyada nadiren iki insan birbirini anlıyor!
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
“Neler gördük neler? Bir küvet düşün. İçinde iki insan var. Aralarındaki fark; birinin ölü, diğerinin ise canlı olması. Biri katil, diğeri de kurban. Katil elindeki bıçakla öldürdüğü kişiyi küvetin içinde parçalara ayırmaya çalışıyor. Biz de onları izliyoruz. Bir taraftan bize bakıyor, diğer taraftan kesmeye devam ediyor. Gözlerinden sabit bir öfke fışkırıyor. Her taraf kan içinde. Kesiyor, kesiyor, arada anlamsızca bize bakıyor ve yine kesmeye devam ediyor.”
Geçmiş zaman içinde kalan her şey yaşanmamıştan farksızdı. Yoktu zaman içinde öyle şey, kayıptı. Gerçekte şu birbirine uzak, ama beraber yaşamaya mahkum, iki yeryüzü yaratığı, etten kemikten iki basit, kaba insan vardı.
Sayfa 58 - Can
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı,birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
Reklam
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
"Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.”
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
"Bardakları elime tutuşturup mutfaktan çıktı, neşesi yerindeydi. Ben de terasa döndüm. Âşık ve Narin kafesinin üzerinde öylece dip dibe oturuyordu. Kahvaltı soframız hala duruyordu. Ben kalktığım sandalyeye oturup kollarımı aynı şekilde getirdim, yaslandığım yerden kule dibini seyrediyordum. Güneşli bir pazar gününü değerlendiriyordu insanlar. Sonra bir şey oldu. Sanki bir böcek uçarken yanlışlıkla kafama çarpmıştı. Daha ne olduğunu anlamadan Ozan başıma bir şey kondurdu. "Ne oluyor?" diye çırpınırken, "Taç kargoda kalmış, komite bunu geçici olarak gönderdi," dedi. Başıma yerleştirmeye çalıştığı şey; 3 gazlı bezin örülüp birbirine bağlanması ile oluşan bir halkadan ibaretti. İki yanına maydanoz yaprakları tutuşturulmuştu. "Evde hiç çiçek yokmuş," dedi sonra telaşla. "Ne bu?"deyişim safçaydı. O ise gamzesini göstere göstere, "Prenses tacı," dedikten sonra hemen ekledi. "Olmamış mı, ne olduğunu bile anlaşılmıyor mu?" Neredeyse ağlayacaktım. Nasıl zor tuttum kendimi... Dost canlısı bir insan değildim. Kötü biri değildim ama çok iyi bir insan da sayılmazdım. Aslında ben hiçbir şeydim. Ve Ozan gibi birinin bana önce cumartesi gecesini, sonra anılarını, çocukluk yatağını, pazar gününü, sofrasını, sonra da elleriyle yaptığı bir tacı vermesi... Gel de inan rüya görmediğine. Gel de inan gerçek oluşuna."
Sayfa 205 - Pukka Yayınları, BaharKitabı okuyor
Gül yanaklı sevgiliyi saramaz insan; Yüreğine diken batmadan, vurulmadan… Kim bir güzelin saçına dokunabilirmiş. Tarak gibi diş diş, didik didik olmadan!
Eve Yalnız Dönen Kadınlar!
"Sevgi genellikle kişilik pazarındaki değerleri düşünerek, beklentilerinin olabildiğince fazlasını elde edebilen iki insan arasındaki değiş tokuştur."
Sayfa 139Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.