Artık çocuk olmadığımı biliyordum, ama 'yetişkin' de değildim. Çocukluğun neşeli umursamazlığı ve yetişkinliğin acısı ve hayal kırıklığı arasında asılı kalmıştım...
Günün karmaşasından ve yoğunluğundan kurtulduğumuzda, bilinçli bir çaba veya zihinsel irade göstermeksizin pişmanlıklar ve mutluluklarla dolu hayallere dalarız... Unutulmuş geçmişin bütün mutlu veya üzüntülü görüntüleri iç gözümüzde toplanır... Eskiden yaşanmış deneyimleri ve hazları tekrar yaşarız. Ufak tefek kibirlerimizi veya oyunlarınızı hatırlarız... Kendimize şöyle haykırırız: 'Bu, ben değilim! Ben hiç bu kadar umursamaz olmadım, kesinlikle!' ... Yine de geçmiş yalan söylemez, geçmiş değiştirilemez..
Anlayıştan daha başka bir şeye, hassas bir kalbe ancak içten insan şefkatinin verebileceği güce ihtiyacı olan benim gibi biri için, basit bir acıma bakışının ne kadar acı ve yıkıcı olabileceğini o anda anladım...