Her şey nefsine bakan cihette ademdir, Allah’a bakan cihette ise mevcuttur. Öyleyse mevcut olarak sadece Allah ve O’na bakan cihet vardır. Öyleyse, ezelen ve ebeden “O’na bakan cihet dışında her şey helak olucudur.”
İşte bu manayı bilen arifler, Cenab-ı Hakkın “Bugün mülk kimin? Vahid ve Kahhar olan Allah’ın.” nidasını duymak için kıyametin kopmasını beklemeye muhtaç değillerdir.
Bugünün dünyasında, dünyevileşmenin etkisiyle maneviyatı dışlayan, yalnızlaşan ve bencilliği sebebiyle kendi dünyasına hapsolan insanlığın, her alanda Kur’an’ın rehberliğine olan ihtiyacı açıktır.
Gamsızlık, gaflet, vurdumduymazlık, rehavet düşkünlüğü, tembellik ve miskinlik nefsin karakteristik özelliklerindendir. Her zaman eğri hedefleri ileri sürer, onun her şeyi kof ve dayanaksızdır.
Nefsine şart koşacaktır ki, eğer bunlardan bir şeye mu- halefet ederse, şehvetleriyle elde etmiş olduğundan daha faz- lası elinden kaçsın diye, onu karnın şehvetlerinden men et- mek suretiyle cezalandıracaktır. Böylece nefsine bütün azaları hakkında şartlar koşacaktır. Bunların tafsilatını sayıp dök mek oldukça uzanır. Azaların günah ve taatları gizli değildir.
Sonra yirmi dört saatte kendisi için tekrar edilen iba- detlerin vazifeleri hakkında nefse yapacağı vasiyete başlaya Caktır. Sonra nefsin güç yetirdiği ve çokça yapmasına gücü yettiği nåfile ibadetler hakkında tavsiyede bulunur. Onların tafsilatını, keyfiyetini ve onlara, sebepleriyle beraber, nasıl hazırlanacağnı nefis için tertipleyecektir.