"Niçin uyuyorsun?"
"Vaktin nasıl geçtiğini bilmemek için."
Oblomov nasıl bir kitaptı bir alıntıyla anlat deseler, bu diyaloğu seçerdim. Zira Oblomov, hayatını yaşamak, çalışmak, hareket etmek, gezmek yerine günün hangi saat diliminde olduğu fark etmeksizin uyumayı tercih eden; günlerini yatakta ve aynı odada geçiren bir
Schreber'in hayali dünyasındaki değişken ve cezalandırıcı Tanrı, babasının imajına bürünmüş gibi. Çocuk bakım kitaplarındaki aile reisleri gibi Tanrı da "insanoğlunu anlamıyordu ve anlamaya da ihtiyacı yoktu; çünkü Dünya Düzenine göre O sadece cesetlerle ilgilenirdi"; bu "bütün hayatım boyunca kırmızı bir hat gibi işledi". Moritz Schreber oğlunu depresyona girerek ve çok erken ölerek yüzüstü bıraktı.
Bunun yanı sıra çocuk, R.D. Laing gibi yazarların, şizofrenik aileler için çok tipik bir özellik olarak belirttiği çelişkili mesajlar arasında büyümüş olmalı: yani çocuk her şeyin en iyisi için yapıldığını duyar ama aynı zamanda kızgınlık ve nefret mesajlarını da alır. Akıl hastanesinde ona ızdırap çektiren, akıldışı bir tanrıydı. Schreber'in talihsizliği normal sertlikte bir baba yerine Ortopedi Enstitüsü, kitapları, Scherebergarten ile meşhur bir çocuk yetiştirme uzmanı tarafından yetiştirilmiş olmasıydı. Bu durumda kim yanlış yapıyor olabilirdi?
Freud, deliliği şekillendiren yansımaları insanoğlunun gerçek ve ilginç yaratımları olarak görürdü. Bu yanılsamaları yaratmak Freud'a göre bir eser, bir süreç - Wahnbildungsarbeit- ya da "yanılsama-oluşumunun eseri" idi. Daha da ilginci Freud, yanılsamaların, hastanın yaşamaya devam edebilmesinin bir yolu olduğu görüşünü öne sürdü:
Dünyanın sonu bu iç katastrofun bir yansımasıdır: paranoyağın kişisel dünyası, o dünyaya olan sevgisi bittiği an sona ermiştir. Paranoyak onu tekrar inşa eder; daha büyük bir şekilde değil, doğru ama en azından içinde tekrar yaşayabileceği şekilde. 'Patalojik ürün olarak ele aldığımız yanılsamalar aslında bir iyileşme, yeniden oluşum çabasıdır.'
Zihinsel idrakin sona erdiği yerde inancın hükmü başlar; insanoğlu kendisini, o anlamasa bile gerçek olan şeylerin var olduğu düşüncesiyle barıştırmalıdır.
Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız ,günün sonunda bu aslanın bir ceylan yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.Aynı hikayeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız,günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.Yani başlangıç noktasını farklı seçersen aynı olay kişide iki farklı yargı oluşturabilir.Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu, hangi hikayeyi nekadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.
A GLANCE AT JUSTİCE
If you follow and observe a lion all day long and witness its struggle to survive, at the end of the day, it will make you happy to see it catch and eat a gazel. If you start the story by following and observing a gazel and witness its struggle to survive, at the end of the day, it will make you furious to see it being eaten by a lion. In other words, if you choose the starting point different, the same occasion will create two different judgements inside a person. So, the justice sensation inside a person depends on which story he/she follows and how long he /she follows it. (Serdal Özdemir)