Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İpeginkozasi

Şimdi neredesin, hangi ince perdeli Apartman dairesinde yuva kurdun da çocuklar çevreni sarıyorlar ve sen, ayağına çabuk ve becerikli kadın, her işi ve hatta daha da fazlasını yapabiliyorsun?
Sayfa 71 - JaguarKitabı okudu
Reklam
Belki hikâyeleri büyülü kılan da buydu; herkesin beyninde, aynı şeyi anlattığı sanılan ama aslında bambaşka olan bir film makarasının dönüyor olması...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Belleğimiz kötü anıları silip yalnızca en iyi onları koruyacak şekilde yapılmıştır. Yirmi yıl sonra bir gün babamla çene çalarken bana bu soruyu sordu. o kavganın çıkış noktasını unutmuştu benim de hatırlayabilmek için kendimi zorlamam gerekti . böyle olacağını bilseler barışırlardı ama kimse geleceği tahmin edemiyor. yalnızca günbegün yaşayabiliyoruz. öngörülerimiz, üzerinde düşündüğümüz tasarımlarımız sonunda gülünç ve bulanık kalıyor. annemin küçük hesapları felaketle sonuçlanmıştı. ailemiz için bir umut ve kutlama günü olması gereken o açılış günü, sağlam binanın çatlamaya başladığı gün olup çıkmıştı.
Cehennem başkalarıdır ve bazen o başkalarıyla aynı evdesinizdir.
Reklam
İki kişinin birlikte yaşamaya devam edebilmesi için sürekli ince ayarlar yapması, çatlakları sıvaması, bitkilere su vermesi, yavaşlayan saatleri kurması gerekiyordu. Anlayabiliyordum
Öfke kısa süreli delilik hali derler ama bazen çok da kısa sürmez, insanın ömrünü ele geçirir.
- ne kadar geçti üzerinden? - bu 23 mayısta 17 yıl olacak. - çok zaman geçmiş. - bir dakika bile geçmedi.
Sayfa 56 - EverestKitabı okudu
“Bu kızıl kahkahayı tanıdım. Onu aramış ve sonunda bulmuştum. Şimdi, bütün bu bozulmuş, parçalanmış, tuhaf bedenlerin içinde ne olduğunu anladım. Kızıl kahkahaydı bu. Gökteydi, güneşteydi ve çok yakında dünyanın dört bir yanına yayılacaktı bu kızıl kahkaha! “
... duygular basit ve ilkeldir. Hileyi öğrenirseniz onları yönetebilirsiniz. Oysa düşünceler özgürdür; nereye isterlerse giderler ve işleri zorlaştırırlar. Mantığın olduğu yerde duyguları hesap etmek imkansızlaşır.
Reklam
Hafıza, tarih öncesinde yaşayan böcekleri içinde muhafaza eden bir kehribar gibiydi. İnsanları, ilk karşılaştıkları zamandaki halleriyle içinde saklıyordu.
Çünkü güzelliğin acayip tarafı, insanın onu sadece seyredebilmesidir. Bir tarafını alıp eve götüremez veya küçük bir parçasını özel bir yerde saklayamaz. İnsan güzelliğe hep bakar durur, fazlasını elde edemez. Uzun uzun baktıktan sonra yoluna devam etmek zorundadır.
Bir kadın var. Adı Hayriye’ymiş. Etine dolgun, başına buyruk. Bir daha bakıyorum ham. Bir daha bakıyorum yarım. Bir daha bakınca bulanık, bir daha derken iyice karanlık...
İletişim yayınlarıKitabı okudu
Annem ol dese, ne diyecektim? Anası olanın yarası vardır, git hiç bulaşma bana mı? Kaza yerinde yeterince yaralı var, istemiyorum seni işte! Kadınlığı annelikle taçlandırarak prim yapmayı, ay suyum geldi, of sütüm gelmedi diye kafa ütülemeyi, dünyada bir tek ben doğurabiliyormuşum gibi tefrika halinde günlük tutmayı, kutsiyet kredisiyle ona buna çalım atmayı, ömür boyu endişe sahibi olmayı, sen beni reddedene kadar peşinde dolaşmayı, hastalandığımda başımda bekle, bu kez sen benim altımı temizle diye, sana garanti refakatçi muamelesi yapmayı, takdirle tehdit arasında sıkıştırılmış bir şefkatle, senden boyuna başarı beklemeyi, sen yarım yamalak adamlarla tamamlamayı umarken, sonunu bildiğim bir filmi seyretmeyi, gençliğimde yediğim haltları yüzüme vurduğunda, utanıp zırlamayı, en önemlisi de benim gibi olma diye, kendin olma hakkını elinden almayı istemiyorum lan bebek! Doğanın bana bahşettiği doğurganlığı, ikimizinde burnundan fitil fitil getirmek istemiyorum!!!
İletişimKitabı okudu