Bir de, sözlerim ağır bir yük gibi çökse de yüreğinize, şunu söyleyeceğim: Öldürülenin hiç sorumluluğu yok değildir öldürülmesinde, soyulanın hiç suçu yok değildir soyulmasında.
Kim saatlerini önüne serip, "Bu Tanrı için, bu kendim için mi; bu ruhum için, bu da bedenim için mi ?" diye sorabilir? Bütün saatleriniz evrende benlikten benliğe çırpılan kanatlardır.
Dostunuz ne içindir ki onu zaman öldürmek için arayasınız? Onu hep yaşanası zamanlarla arayın. Çünkü o sizin ihtiyacınızı karşılamak için vardır, boşluğunuzu doldurmak için değil.
"... Kaderle barışık olmak geri kafalılığa ve mıymıntılığa değil, atılganlığa daha çok yakışan bir erdem. 'Buşido' felsefesine göre, kaderle barışıksan, ölümden korkmazsın. Kaderle barışıksan, cesur olursun. Hak ararsın, hak yemezsin. Böylece hep haklı olursun."
"Şair şöyle diyor: 'Babalar paltolardır; gri, yeşil, lacivert/ Her pederin pederi kendi yüreğine dert.' Öyle. Babaların kokusu paltoları ile hatırlanır. Çünkü çocuk babaya koştu mu, paltosunun içinde saklanır. Kimi tütün kokar, kimi yün."
"Sen kötülüğü yok etmek istiyorsun, ama o senin içinde büyüyor. İnsan öldürmek kolay, ama kan ruhuna da sıçrar. İnsan öldürenin ruhu kanar. Kötü bir insanı öldürünce kötülüğü de yok ettiğini sanırsın, sonra bir bakarsın ki yok ettiğini sandığın kötülükten daha beteri senin içinde büyüyor. Musibete boyun eğersen, gün gelir musibet de sana boyun eğer."
"İnsan yavrusunun ilk yurdu anne kucağıdır. Orada tutunamadığında hiçbir yerde, hiç kimseye kolay kolay tutunamaz. Bu yüzden bazılarımızın bir yeri olsa da bir yurdu hiç olmaz."
"Hakikaten kuvvet sahibi olanlara haset ve imkânsızlıkla baka baka nihayet kuvveti en büyük, en tapılmaya layık bir mevcudiyet olarak kabul etmişler..."
"Kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir can kurtaran simidi gibi sarılırsın. Çünkü nedense hepimizde, maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır, bunu yapamazsak büsbütün çılgına döneriz. Mamafih insanlarda bu merak olmasa doktorlar açlıktan ölürlerdi."
"Yalnız unutulmamalı ki mazlumların gördüğü zulm ile zalimlerin izmihlali arasında doğrudan bir rabıta vardır. Bunu herkes kadar hatta herkesten daha çok zalimler bilir. Günlük konuşmalarda nasıl ki "senin tuzun kuru" paylamasını işiten kişi ister istemez pısıyor, haklıların yanında yer alamiyacagini gizliden kabul ediyorsa, milletler arası ilişkilerde de refahlarını, askeri güçlerini ve teknolojik üstünlüklerini zayıf, yoksul ve modern bilgilerden mahrum milletlerin alınteri ve kanı pahasına ele geçirmiş olanlar kendilerine hesap sorulmasının tedirginliğini yaşıyorlar."
"Demek ki sevgili dostum, el alem bizim için ne diyor diye kaygılanmamalı, sadece doğrulardan ve yanlışlardan anlayan uzmanın ve onun sözlerinde ifade edilen gerçeğin diyeceklerine önem vermeliyiz."