Dört elle sarıldığımız birçok değerin; gerçek bir insan gibi kalbimiz ve kafamızla yaşamayı uğrunda feda ettiğimiz binlerce sözde çok önemli şeylerin, ne kadar kolay fırlatılıp bir kenara atılabileceğini bana öğreten Yusuf! Benden de sana çok selam olsun…
Her dakika gittikçe artan, engellenemez yeni bir duyguya kendini kaptırmaktaydı. Bu duygu, her rastladığına, çevresindeki her şeye karşı kendisinde uyanan bir çeşit sonsuz tiksinmeydi. İnatçı, yabani, öfke ve nefret dolu bir tiksinti.
Ne kadar çok içersem o kadar çok hissediyorum. İçkide acı ve duygu aradığım için içiyorum. Neşe değil sadece acı arıyorum. İçiyorum, acı çekmek için içiyorum.