Birikimi, kültürü, sanatı ve dünyaya bakış açısıyla bana göre bir dünya entelektüeli olan, bizi keşke o yönetse dediğim usta sanatçı Zülfü Livaneli'nin son eseri Balıkçı ve Oğlu.
Kendisini okumaya, tanımaya ve sevmeye kendi hayatını yazdığı biyografi romanı ''Sevdalım Hayat'' ile başlamıştım. Akabinde de bütün eserlerini okuyup bitirmek istemiştim. (okumadığım 3 kitabı olsa da şu an) Livaneli'yi takip edenler onun nasıl bir Ernest Hemingway hayranı olduğunu çok iyi bilirler. Kitap çıktığı gün, kitabın adını duyduğum gün Hemingway gibi bir deniz romanı yazdığını anladım. Bu zaten benim açımdan beklenen bir şeydi çünkü Hemingway'in Yaşlı Adam ve Deniz, diğer adıyla da İhtiyar Balıkçı kitabı Livaneli'nin başucu kitabıdır, er ya da geç her yazarın başka yazarlardan ilham aldığını bildiğim için bu ilhamın da bir gün gerçekleşeceğini çok iyi biliyor ve bekliyordum.
Balıkçı ve Oğlu, dünyanın kanayan ve malesef hiçbir zaman durmayacak yarası olan savaş mültecilerinin konu alındığı, içine Hemingway'in İhtiyar Balıkçı'sının da bol bol serpiştirilip işlendiği, konu itibariyle ancak Livaneli gibi duyarlı bir sanatçının bu kadar mesafeli ve ajitasyona girmeden yazabileceği çok akıcı bir roman. Sadece 140 sayfa, kısa öz ama etkileyici.
Hayranı olduğu yazardan ilham alarak hayran olduğum yazarın yazdığı kitabı okumaktan, iki saat içinde bitirmekten aşırı derece tatmin oldum. Her zamanki gibi kendisine uzun ömürler ve bizlere de nice eserler bırakmasını diliyorum. İyi okumalar :)
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,8bin okunma
Sadece konu olarak yüzeysel bulmadım. Kitabı daha ilk okumaya başladığımda sonunda ne olacağını tahmin edebiliyordum. Mülteci sorununa da hiçbir zaman alışmadım sanırım asla da alışamayacağım. Kitabın tek etkileyici sahnesi o sahneydi zaten. Ancak bir Serenad ile kıyaslıyorum çok yüzeysel, çok Türk filmi vari ve çok öylesine… Kötü demiyorum sanırım Livaneli sever olarak konduramıyorsunuz yorumumu ama benim de en çok üzüldüğüm nokta o. Bir Livaneli sever olarak çok daha güçlü bir eser bekliyordum. Bundan sonraki eserlere diyelim 🙂 Teşekkürler yorumunuz için
Mülteci konusunu işleyen okuduğum en etkileyici kitap Hakan GÜNDAY'dan ''Daha'' dır. Sevdiğim için değil, Livaneli'nin o beyefendi kişiliğine yakışır bir romandı. Üslubu hep aynıdır. Bu üslubu hiç sevmem ben ama Livaneli baştan başa adamdır. Ben teşekkür ederim.
Yalnızlık ömür boyudur. İnsan ne kadar büyük
kalabalıklar içerisinde bulunursa bulunsun
yalnızdır. Ne yaparsa yapsın bu uçsuz bucaksız
yalnızlık hissini, yüreğindeki o kocaman boşluğu
söküp atamaz.
#alinti
Kafama taktığım en son şey insanların ne düşündüğü. Ne düşünürlerse düşünsünler. Onlardan zerre kadar haz etmiyorum zaten, fikirlerine de çok nadir saygı duyuyorum.
özde arkadaşlarımız uzun zamandır pek umurumda değildi. gelip gidiyorlardı, biz de onlara gidiyorduk, falan. akşam yemekleri, çocuklar, dağ kulübelerine hafta sonu turları, yurtdışındaki kiralık yazlıklara seyahatler.. bitmek tükenmek bilmeyen bir harala gürele. ben de oradaydım elbette, böylece iğrenç bir biçimde her şeye dahil oldum. ormana kaçtığımı duyunca düşünecek mevzu çıkmıştır; doppler, ondan hiç ummazdık, diye geçirmişlerdir akıllarından..
Dikkat: Çok ciddi spoiler içerir !
Ah Ayfer Tunç ! Aşk olsun sana.
Acısı bu kadar çok içimi dağlayan bir kadın daha olabilir mi şu yakın zamanda okuduğum veya okuyacağım kitaplar içerisinde acaba ? Canım Şebnem, belki hayat sana birazcık torpil geçseydi herşey daha farklı olabilirdi. Belki sevdiğin adam elini tutsaydı tüm cesaretiyle, kendi