Hollandalı büyük devlet adamı De Witt ülkenin bütün işlerini yürütmesine rağmen toplumun içine karışacak ve dostlarıyla akşam yemeği yiyecek bos zamanı buluyordu. Ona bu kadar çok işi bitirecek ve sonra da eğlenecek zamanı nasıl bulduğunu sorduklarında, Bundan daha kolay bir şey yok," diye cevap veriyordu. "sadece aynı anda bir işten fazlasını yapmamak ve o gün yapılabilecek bir işi ertesi güne bırakmamak gerekiyor" Lord Chesterfield oğluna tuvalette bile zaman kaybetme mesini tavsiye ediyor ve ona örnek olarak tuvalete oturacağı zaman yanında daima Horatius'un kitabının sıradan bir baskısından koparılmış birkaç sayfa götüren ve onları kanalizasyon tanrıçası Cloacina'ya adanmış bir kurban niyetine aşağıya gönderen bir adamdan bahsediyordu. Zaman tasarrufunu bu noktaya kadar taşımadan her anın tek bir bir amaç uğruna kullanılması elbette ki büyük bir çalışma verimliliği sağlar.
Mohenjo-Daro’nun halkı, dünyanın birçok yerinde hâlâ görülmeyen, klasik dönemler öncesi düzeyleyse hiç karşılaştırılamayacak, gerek kamuda ve gerekse kişilerde var olan aşırı bir temizlik alışkanlığına sahiptirler. İster küçük ister büyük olsun, her meskeni, kendi bağımsız su yoluna açılan ve duvarların içine döşenmiş olan birer toprak boru hattına sahipti. Bunlar sırası ile merkezi kanalizasyon şebekesine bağlıydı. Böylesi bir kentçilik anlayışı, ne Mezopotamya’da ne Mısır’da görülmüştü. Bir ölçüde (bin yıl sonra) Hititlerin atık su künkleri döşeli başkentleri Hattuşaş’da görülebilecekti.
Sürekli çocuklarına bağırarak ve ağlayarak hayata bağlanan bu kadınlar olmasaydı bütün Anadolu'yu sarmış olan ve hepsi birbirine benzeyen bu kirli gömlekli, tıraşsız, neşesiz, işsiz, uğraşsız, milyonlarca erkek, buzlu gecelerde köşebaşlarında donup ölen dilenciler, meyhaneden çıkıp açık kanalizasyon çukuruna düşüp yok olan sarhoşlar gibi ya da pijama terlikle bakkala ekmek almaya yollanıp yolunu kaybeden bunak dedeler gibi kaybolup giderlerdi. Oysa onlar "şu zavallı Kars şehrinde" gördüğümüz gibi fazlasıyla kalabalıktılar ve tek sevdikleri şey de hayatlarını borçlu oldukları ve utandıkları bir aşkla sevdikleri karılarına eziyet etmekti.
Medeniyet duvarla başlar. Duvar örmek çeşitli amaçlar taşır. Bu amaçların ilki ayirmaktır; insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Duvarlar örülür ve iki cephelerinde hayatlar gelişir. Duvarsız bir dünya günümüz insanı için cehennemdir. Medeni insanın ruhsal dengesini sonsuza dek kaybetmesine elektrik, kanalizasyon ya da iletişim sistemlerinin çökmesi değil, duvarların yıkılması neden olacaktır.
Dünya yazarların yokluğuna kanalizasyon yokluğundan çok daha kolay katlanır. Ve dünyanın bazı yerlerinde ikisinden de çok az var. Ben kanalizasyonsuz yaşamayı yeğlerim elbette, ama ben hastayım.