Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

kayra

kayra
@kayraskolnikov
Buraya ne yazacağımı ben de bilmiyorum.
profesyonel acemi
mütercim tercüman
Söğüt ağacı
18 Ekim
17 okur puanı
Mart 2023 tarihinde katıldı
İnsan kalmak
Gerçekler, ne yaparsanız yapın, gizlenemezdi. Araştırıp kovuşturarak ortaya çıkarılabilir, işkence yaparak sizden sökülüp alınabilirdi. Ama amacınız hayatta kalmak değil de insan kalmaksa, sonuçta ne fark ederdi ki? Duygularınızı değitirmeleri olanaksızdı; siz kendiniz bile değiştiremezdiniz duygularınızı, isteseniz bile. Yaptığınız, söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en küçük ayrıntısına kadar açığa çıkarabilirlerdi; ama nasıl işlendiğini sizin bile bilmediğiniz, yüreğinizin içi, sırrını korurdu.
Reklam
"İnsanın içine giremezler. Hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir."
Sayfa 241 - Winston SmithKitabı yarım bıraktı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Derler ki zaman her şeyi iyi edermiş, Zamanla her şey unutulur gidermiş, Bir de bana sor, o gözyaşları ve kahkahalar, Bugün hâlâ canımı yakar, yüreğimi dağlar!"
"Beyhude bir hayaldi, Nisan güneşi gibi geldi geçti, Bir bakış, bir söz aklımı çeldi, Gönlümü çaldı, çekti gitti."
Reklam
"Sizi çok seviyorum hanımefendi. Ancak ben bir köpek olduğum için araya mesafe koyuyorsunuz. Duygularımı dizginliyorsunuz."
Sayfa 20 - HulkKitabı okudu
"Özgürlük, iki artı iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir."
Sayfa 125 - Winston SmithKitabı yarım bıraktı
Sapkınlıkların sapkınlığı sağduyuydu. Ve işin asıl korkunç yanı, farklı düşündüğünüz için sizi öldürecek olmaları değil, haklı olabilecekleriydi. İki artı ikinin dört ettiğini nereden biliyorduk ki? Yerçekimi diye bir şey olduğunu nereden biliyorduk ki? Geçmişin değiştirilemez olduğunu nereden biliyorduk ki? Madem geçmiş de, dış dünya da yalnızca zihinlerdeydi, madem zihin de denetlenebiliyordu, söylenecek ne kalıyordu geriye?
"Nasıl'ını anlıyorum; Neden'ini anlamıyorum."
Sayfa 123 - Winston SmithKitabı yarım bıraktı
Geçmiş değişmekle kalmıyor, sürekli olarak değişiyordu. Onu en çok perişan eden de, bu büyük sahtekârlığın neden yapıldığını bir türlü açık seçik anlayamamasıydı.
Reklam
Sararmış Nağmeler
Güzelim kestane ağacının altında Ben seni sattım, sen de beni havada: Onlar yatar orada, bizler burada Güzelim kestane ağacının altına.
Nedense bir yerden tanıdık geldi
...Bu sürekli değiştirme işlemi yalnızca gazeteler için değil, kitaplar, sürekli yayınlar, broşürler, posterler, kitapçıklar, filmler, ses kayıtları, karikatürler, fotoğraflar, siyasal ya da ideolojik bakımdan önem taşıyabilecek her türlü kitap ve belge için geçerliydi. Geçmiş, günü gününe, neredeyse dakikası dakikasına güncelleniyordu. Böylelikle, Parti'nin tüm öngörülerinin ne kadar doğru olduğu belgeleriyle kanıtlanmış oluyor; günün gereksinimleriyle çelişen tüm haber ve görüşler kayıtlardan siliniyordu.
Parti sloganı
"Geçmişi denetim altında tutan, geleceği de denetim altında tutar; şimdiyi denetim altında tutan, geçmişi de denetim altında tutar."
"Geleceğe ya da geçmişe, düşüncenin özgür olduğu, insanların birbirinden farklı oldukları ve yapayalnız yaşamadıkları bir zamana; gerçeğin var olduğu ve yapılanın yok edilemeyeceği bir zamana: Tekdüzen çağından, yalnızlık çağından, Büyük Birader çağından, çiftdüşün çağından; selamlar!"
Sayfa 49 - Winston SmithKitabı yarım bıraktı
Büyük Birader
Büyük Birader'in gözleri paranın üstünden bile sizi izliyordu. Paraların, pulların, kitap kapaklarının, bayrakların, posterlerin, sigara paketlerinin üstünden... her yerden. Hep sizi izleyen o gözler ve sizi sarıp kuşatan o ses. Uykuda ya da uyanık, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıda, banyoda ya da yatakta... kaçış yoktu. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetre küp dışında, hiçbir şey sizin değildi.
SAVAŞ BARIŞTIR ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR CEHALET GÜÇTÜR
Reklam
"Bu dünyada, sevdiğinden ayrılmak kadar acı verici bir şey yok."
Sayfa 141 - Riseman SawyerKitabı okudu
"Çünkü biliyorsunuz ya, eşler her zaman birliktedirler."
Sayfa 59 - Riseman SawyerKitabı okudu
Burjuvazi tarihte son derece devrimci bir rol oynamıştır. ... Burjuvazi şimdiye kadar sofuca bir mahcubiyetle bakılan ve saygıdeğer faaliyetlerin tümünü görünüşlerindeki kutsiyetinden soyundurmuştur. Hekimi, hukukçuyu, rahibi, şairi, bilimadamını kendi ücretli işçilerine dönüştürmüştür. Burjuvazi aile ilişkilerinin içli ve hisli peçesini indirmiş, safi para ilişkisine geri götürmüştür bu ilişkileri.
Sayfa 55 - Karl MarxKitabı okudu
Burjuvazi dünya pazarını sömürmesiyle, bütün ülkelerin üretim ve tüketimini kozmopolitence biçimlendirmiştir.
Sayfa 56 - Karl MarxKitabı okudu
Gözlerimizin önünde, benzer bir hareket vuku buluyor şimdi. Burjuva üretim ve alışveriş ilişkileri, burjuva mülkiyet ilişkileri, böylesine muazzam üretim ve ulaşım araçlarını büyüyle yaratmış olan modern burjuva toplumu, ruh çağırarak yeraltından çıkarttığı güçlere artık hakim olamayan büyücüye benziyor. On yıllardan beridir sanayiyle ticaretin tarihi, modern üretici güçlerin modern üretim ilişkileri karşısındaki, burjuvazinin ve onun egemenliğinin hayat koşullarını oluşturan burjuva mülkiyet ilişkileri karşısındaki infialinin tarihinden ibarettir.
Sayfa 58 - Karl MarxKitabı okudu
Reklam
"İnsanlar klişelerle, maskelerle yaşarlar, parayı ödeyenler de onlar olduğuna göre, biz bunu onlara tattırmalıyız, anladın mı? Unutma, güzel duygular kimselere ekmek parası kazandırmamıştır."
Sayfa 133 - OrioKitabı okudu
"Benim gerçek duygum öfkedir. Belki dışarıdan sakin bir tipe benzerim ama bu doğru değildir. Gerçekten bana ait olduğunu hissettiğim tek duygum, yanıtı olmayan sorulara duyduğum öfkedir."
Sayfa 158Kitabı okudu
Hayvanlar ve insanlar
"Hayvanlar için," demişti Andrea, "yalnızca canlı kalabilmek önemli. Yiyenler ve yiyilenler. İnsanlar içinse, sorun çok daha ince. İlkel olanların tek amaçları midelerini doldurmak ve çiftleşmek. Bu yaratıklar piramidin geniş tabanını oluşturuyor. Onların zihinleri ilkel, yalnızca içgüdülerine göre yaşıyorlar. Onlara bir dürtü yolladığın zaman yanıtının ne olacağından emin olabilirsin. Onların refleksleri bir amipinkinden farklı olmayacaktır."
Nesnelerin değeri pahasıyla değil, yaradıkları işle ölçülür.
Sevdiğim eski bir söyleyiş, severim. Daha sahici gelir bana, eski zaman aşklarını, eskide kalmış aşkları hatırlatır. Ne kadar unutulmaya çalışılsa da, izi belli bir yara gibi duran aşklar. Sevdiğim: dün ve daima. Sevgilim: sadece bugün. Sevdiğim: eşsiz, tek. Sevgilim: sığ, çok. Sevdiğim: sevdim sahiden. Sevgilim: Emin değilim.