Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİR ÇEŞİT GÖZLEM: HİÇBİR ŞEY YAPMAMAK BİR ŞEY YAPMAKTAN DAHA İYİDİR.
Evet beyler bayanlar bugünkü değineceğimiz konu bu. Yine bir soruyla başlayalım. Bu söz sizin için ne kadar doğru ya da benim için ne kadar yanlış? Tabi ki benim ne düşündüğümü tahmin etmenizi beklemiyorum. Kimse kâhin değil sonuçta :) Evet kendimize ilk bu soruyu soralım. Sorduğunuzu varsayarak devam ediyorum. Bazen beklemek gerekir. Hiçbir şey yapmayarak. Sadece izleyerek görmek gerekir bazı şeyleri. Bakalım her şey siz bir şey yaptığınız için mi güzel yoksa doğal haliyle mi güzelmiş. Yoksa siz uğraşmayı bıraktığınız anda her şey birer birer kayıp mı oluyormuş. Görmek gerekir. Neden sürekli akış halinde olmak zorundayız ki? Neyden kaçıyoruz? Yoksa kendimizden mi? Bazen buna da ayar oluyorum biliyor musunuz. Durun bir bekleyin sakin olun. Biraz hayatınız kendi kendine demlensin. Demini alsın. Sürekli çayın başına geçip demlen demlen diye tekrarladığınızı düşünün. O çayın demlenme hızı değişir mi? Ne kadar saçma geliyor değil mi böyle söyleyince. Kendinizi hemen atağa neden geçiriyorsunuz? Niye bu sorumluluğu direkt kendinize yükleyip kendinizi yıpratıyorsunuz? Niye kendi değerinizi kendi elinizle öldürüyorsunuz? Bırakın her şey olacağına varsın. Herkes kendi değerini kendi belirlesin. Her şeyin fazlası zarardır. Sevginin fazlası, değerin fazlası, öfke, neşe, güven, iyi niyet ve merhamet. Bu hayatta denge esastır. Eğer dengede kalamazsanız kendi dengenizi bozarsınız. Kendi dengenizi bozmayın. Bu hayatta herkes gider siz kalırsınız. Yine kendinize arkadaş olacak kişi sizsiniz. Bu yüzden kendine iyi bak kıymetli dostum. Sevgiyle.
160 syf.
7/10 puan verdi
Şöyle bir arkanıza yaslanın, kahvenizi de elinize alıp ayaklarınızı uzatın ve hiçbir şey yapmamanın keyfini çıkarın. Bu kitap size bu sanatı öğretecek Koray Biber'den okuduğum ikinci kitap #hiçbirşeyyapmamasanatı ile merhabalar. Daha önce okuduğum #yayoksam kitabında ki gibi bu kitabında da yazarın kendine özgü bir anlatımı var. Sanki
Hiçbir Şey Yapmama Sanatı
Hiçbir Şey Yapmama SanatıKoray Biber · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202122 okunma
Reklam
365 syf.
·
Puan vermedi
İlk başta Süreyya'yı kadın, Suat'ı erkek sandım:D
Mehmet Rauf'un en önemli eseri olan Eylül; Servet-i Fünun döneminde yazılmış olan ilk psikolojik romanıdır. Eserde, Suad, Süreyya ve Necip üçlüsü arasındaki sevgi, sadakat, aşk, evlilik üçgeninde roman kahramanlarının ruhsal çözümlemeleri yapılmaktadır.Kitabın başlarında yavaş ilerleme söz konusu ve bu durum sizi sıkabilir. Ancak kitabın
Eylül
EylülMehmet Rauf · İnkılap Kitabevi · 201739,6bin okunma
Cattell'in 16 Kişilik Faktörü Gordon Allport'un kuramı üzerinde çalışan psikolog Raymond Cattell, Allport'un 4200'den fazla özellik içeren listesini, benzer olanları birleştirerek ve yaygın olmayan­ lan eleyerek 171 özellikte topladı. Toplam 16 kişilik özelliğinin tüm kişiliklerin kaynağı ol­ duğu ve her insanın bu
Gece sesi , görünmek istediğin noktaya hedeflen, bir çok defa düşün ve kendine güven , başarı ile doğru orantılı hareket edeceksindir.
Kendine güven , cesaret uzun vadeli plan yapmakla ölçülür…
Sayfa 139 - Ceres yayınlarıKitabı okudu
Reklam
'-Ne yapmak gerek?' diye tekrarladı Şems ve devam ettirdi sözlerini: '-Ne yapmak gerekir ki; kendime bir gönül açıklığı bulayım?' diyor, İbrahim Ethem. Belh Sultanlığını bıraktı, türlü mallarını bağışladı, bedenini ibadet ile yordu. İçi uyanık, gözleri uykuda tahtı üzerinde uyudu... bekçiler; davulları tokmakladı, neyler üflendi, gürültüler koparıldı. İbrahim bin Ethem, kendi kendine sordu: 'Siz, hangi düşmanı uzaklaştırmak istiyorsunuz? Düşman, benimle birlikte uyumaktadır!!!'
'Mani', bilmeniz gereken başka bir ruh hastalığıdır. Mani, depresyonun tersidir ve lityum reçetesi verebilecek bir psikiyatristin müdahalesini gerektirir. Lityum, aşırı duygudurum çalkantılarını düzenler ve hastanın normal bir yaşam sürmesini sağlar. Ancak, terapi başlayana kadar, hastalık duygusal açıdan yıkıcı olabilir. Belirtiler, ilaç ya da alkolden kaynaktanmayan ve en az iki gün süren anormal yükselmiş ve gergin duygudurumdur. Manik hastanın davranışları zayıf yargılama belirtileri olan dürtüsel davranışlar (aşırı ve sorumsuzca para harcama) ve aşırı kendine güvendir. Mani, cinsel ve saldırgan davranışlarda artış, hiperaktivite, sürekli hareketlilik, hızlı düşünceler, durmaksızın, heyecanlı konuşma ve uyku ihtiyacında azalmayı da beraberinde getirir. Manik hastaların olağanüstü güçlü ve zeki olduklarına dair bir sanrıları vardır. Felsefi ya da bilimsel bir buluş yapmanın ya da karlı bir para kazanma yöntemini ortaya çıkartmanın eşiğinde olduklarında ısrarlıdırlar. Birçok yaratıcı, ünlü kişi bu hastalığın pençesindedir ve bunu ltyum ile kontrol etmeyi başarırlar. Hastalık sırasında kendilerini çok iyi hissettikleri için, ilk atağını geçiren hastayı tedaviye ikna etmek genelde mümkün olmaz. İlk belirtiler o kadar yoğundur ki, hasta bu ani gü­ven ve coşku hissinin yıkıcı bir hastalığın belirtisi olduğuna inanmaz.
Sayfa 48
Kızgınlık ve kırgınlıklarla söylediğim sözlere kızma. Ben sana sitem ediyorsam, ettiren kim diye bir sor kendine. Eziyetlerin yetti canıma, ben senden sığındım Yüce Allah’a.. [ Güven Taşdemir ]
184 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
İnsancıklar, ana karakterler Varvara Alekseyevna ve Makar Alekseyeviç olmak üzere iki uzak akrabanın mektuplaşmalarının yer aldığı Fyodor Dostoyevski'nin ilk eseri. (spoiler) O dönemdeki yoksulluk dikkat çekilmek istenen esas mesele olsa da benim özellikle dikkatimi çeken bu iki mektup arkadaşı arasındaki bağlılık, sadakat ve güven oldu.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202361,9bin okunma
Reklam
Her insan kendine güven kadar sermayesi olsun ister. Ancak kendi dışında cereyan eden büyük bir iradenin varlığına teslim olmak insanı çıldırmanın eşiğinden geri çekebilecek yegane kuvvet. "Ne gelirse göklerden geliyor," diyebilmek. Yaşamın bize sunduğu en büyük ödül bu. Kader işte.
Sayfa 29 - Timaş Yayınları,3.BaskıKitabı okuyor
Aşk Denilen Oyuncağımız..!
Hayâtta herşeyi tüketmişiz geriye "aşk" kalmış...İnsanların artık para, pul, mevki, makam doyumundan sonra geriye "aşk"ı kalmış...aşk üzerine kitaplar yazılmış...okunmuş sonra "aşkaşkaşk" kalmış....O hâlde (ondan yüz çevirip) nereye gidiyorsunuz? (tekvir26)...dolayısıyla aşkı tüketiyoruz...aşk sanki insanoğlunun mutsuzluğunun "çıkış noktası" gibi abartılarak empoze ediliyor ...Hâşâ inanç, iman, dîn yerini alabilecek hale getiriliyor...aslında bu sızılar bir nevi tasavvufta Ney'in inlemesini neyistândan ayrılmasına bağlanması gibidir...Belki (Mutlaka) bunların temelinde İnsanoğlunun cennetin 1000 saatinden daha değerli Cemalullah'ı görme iştiyakı vardır. Bence "aşk" bir dîn gibi olmamalıdır. O "SEVGİ LİMANIDIR" , güven, bağlılık, sadakat limanıdır.O, her kendine mahsus sevgiyi, ayrı ayrı melekelerle Sevgiliye ulaştırmaktır.Allah'a, peygamberimize, eşine, çocuklarına, Allah'ın yarattıklarına, doğaya....Hiçbiri birbirinin yerine işgal etmemelidir, herbiri kendi yörüngesinde yüzmelidir... İSMÂÎL 01.05.2013
Anne ya da babasının güçsüzlüğüne tanık olmak, çocuğun onlara, dolayısıyla kendine olan güven duygusunun sarsılmasına neden olur.
Kendi tanıklığını keşfetmek
Kendi tanıklığını keşfetmiş kendine, ilişkilerine yaşama gücüne güvenen anne babalar çocuklarına da güven Umut ve şükür duygusunu yaşamasına ortam yaratır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.