Dostoyevski'nin "Öteki" adlı eseri, beni derinden etkileyen bir eser oldu. Benim yorumuma göre ana karakter Bay Golyadkin, kendisine karşı ne kadar dürüst olursa olsun, içsel çatışmalarla boğuşan biridir. Toplumda her zaman yeterince iyi olmaya çalışan ve erdemli biri olmaya çabalayan Golyadkin, bu çabalarıyla ne toplumsal ilişkilerini iyileştirebilir ne de yeterlilik sağlayabilir. Her zaman bir yetersizlik duygusu içinde yaşar ve söylediklerinden pişmanlık duyar. Daha sonra "ötekisi" ile karşılaşır; ancak bu kişi, kendisiyle yaptığı içsel diyalogdaki gibi erdemli değildir. Bununla birlikte, Bay Golyadkin, kısa sürede toplum içinde ve statü olarak "ötekinin" üstüne geçer. Bu durumu şöyle değerlendiriyorum: Bireysel benliğimiz, toplumsal normlara boyun eğdiğimizde, kendimizi farklılaşmış ve dışlanmış hissetmeye başlarız.
“Ve resimlerin gerçek benliğimin bir ifadesi olduğunun farkına varmamalarından, daha çok onları soytarılığımın yeni bir uzantısı olarak görmelerinden ve onlara komik bir şaka gibi davranmalarından korkuyordum”