Tehlikeli Oyunlar da şizofreniye varan bir anlatım tarzıyla çıkmıştı karşıma, karmaşık olmak için özellikle çaba harcamak değil de, karakterin iç dünyasını nasıl da başarılı şekilde aktardığını düşünmüştüm okuduğumda. Bana kalırsa şu anda okuduğum ve Balzac ile ilk kez tanıştığım "Vadideki Zambak" eserinde de aynı hisse kapıldığım üzere, okurken paragraf ya da sayfa sonunda durup uzun uzun boşluğa bakıp düşüncelere daldırma yeteneğinden yoksun kitaplar çok bir şey katmıyor gibi insana. Kütüphanemde bulunan bir çok eserin belkide toplamda sadece bir kaç sayfasının içeriği için tüm kitabı okuduğum olmuştur. Bu anlamda karakterinin tüm hissiyatını okuyucuya geçirip, bir çeşit bunalıma sürükleyen ve kitap bittiğinde de ohh be dedirten başarılı yazarlardan.