Bazen kafamı kaldırıp etrafa bakındığımda çok tuhaf bir hisse kapılıyorum.
Seyretmek istemediğim bir filme ait dekorların içine hapsolduğuma dair boğucu bir his. Doğduğum şehir nasıl bu hale gelmişti, anlayamıyordum. Gökyüzünde hangi yıldız yerinden bir milim oynamış, hangi kara delik yönünü şaşırmıştı da, İstanbul bir türlü son nefesini veremeyen bu canlı cesede dönüşmüştü.
Sayfa 11 - Everest Yayınları