Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

"Toplu Yazılar 1"

Açık Pencere

Melih Cevdet Anday

Açık Pencere Gönderileri

Açık Pencere kitaplarını, Açık Pencere sözleri ve alıntılarını, Açık Pencere yazarlarını, Açık Pencere yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların Bunların konuşması olur öpülmesi olur Seni usulca öpmüşüm ilk öptüğümde
Sayfa 177 - Cemal SüreyaKitabı okudu
Oydu bir bakışta tanıdım onu Kuşlar bakımından uçarı Çocuk tutumuyla beklenmedik Nerden uzatmışsa tenha boynunu
Sayfa 159 - Cemal SüreyaKitabı okudu
Reklam
Dilimizden düşürmediğimiz "özgür düşünce" ancak çatışmalardan doğar. Kendimizle, alışkanlıklarımızla, duyguluklarımızla çatışmalıyız. Kendimizi aştıkça çevremizi de etkileyebiliriz.
Sayfa 124Kitabı okudu
Orhan Veli birdenbire öldü. Yavaş yavaş ölünmez tabii, sonunda bütün ölümler bir an işidir; ama Orhan ölünceye kadar ölüm bizim için bir hikâyeydi. İşin gerçeğini onunla anladık. Şaşırtıcı bir şeydi bu.
Sayfa 115Kitabı okudu
Maksim Gorki, "Edebiyatta başlıca iki akım vardır: romantizm, realizm," dedikten sonra şunları ekliyor. "Romantizmin türlü tanımlamaları vardır. Ama hiçbiri kesin değildir. Romantizmde, ilkin birbirinden açıkça ayrı iki eğilim vardır: Gerçeği olduğundan güzel göstererek insanı onunla uzlaştırmak, bir bakıma gerçekten uzaklaştırmak isteyen bir romantizm... Bir de insanın yaşama gücünü besleyen, gerçeğe, gerçeğin boyunduruklarına karşı onu devrimci kılmaya çalışan romantizm".
Bir sanatkârın belli amaçları, yayılmasını istediği belli düşünceleri olması, yaşayışın şu yönde gelişmesini dilemesi neden sanatını küçük görmek sayılsın? Biz onun düşüncelerini eseri ile ölçmek durumunda olduğumuz için, bakarız, bu eser başarılı ise söyleyecek sözümüz kalmaz, yok kötü bir eserse bunun da suçunu o amaçlar, o düşüncelere yüklemek yanlıştır. Sonra sanatımızı her şeyin üstünde tutmak ille de gerek mi? Bir örnek üzerinde düşünelim: Geçenlerde bir Amerikalı bilgin, yeni kobalt bombasının patlamasıyla bütün insan neslinin yeryüzünden kalkabileceğini söyledi. Şimdi bir şair çıksa da bu korkunç bombanın yasak edilmesi için bir şiir yazmaya kalksa ondan bu düşüncesini benimsetmek, sevdirmek, gerçekleştirmek için sanatının bütün ustalıklarını kullanması beklenir ama o ustalıkları" Kobalt bombasını patlatmayın" düşüncesinden daha çok saymasını, sevmesini istemek gülünç olmaz mı? Çünkü sanat insanlar içindir, insanlar yeryüzünden kalktıktan sonra şiirin, sanatın güzelliği diye bir şey kalmaz. Denecek ki sanatın bütün konuları, bu örnekte olduğu gibi, bir ölüm kalım düşüncesi durumunda değildir. İster böyle olsun, ister başka türlü bir sanatkârın amaçları, doğrusunu isterseniz gerçekte ermesine hiç de engel olmaz, onun, sanatına gereken önemi bir sanatkârın sanatını sayması, onun bir işe yaradığına inanmasına, sanatının büyüsü ile tutunan, yayılan iyi, soylu amaçları olmasına bağlıdır.
Reklam
Konuları, birtakım sanat ölçüleriyle sınırlamak, daha ele alınmadan aralarında kimine sevgi, kimine sevgisizlik göstermek bizim edebiyatımızı uzun yıl darlığa düşürmüştür. Konu özle, özün gerektirdiği biçimle değerlendirilebilir. Bizde çoğu konu, tıpkı birtakım kişiler gibi klişeleşmiştir. Klişe konulardan, klişe kişilerden yalancı bir edebiyat çıkar. Halkın yazarı olmak isteyen bir kişinin halkı gerçek çevresi içinde durmadan, yılmadan incelemesi, onu çeşitli yanlarıyla görüp göstermek için çabalaması gerektir.
Okuma yazma bilen, fakat seviyesi yükselmemiş bir okuyucu kütlesiyle kaynaşmak isteyen bir yazar, tıpkı bir önceki örnekte olduğu gibi, onun seviyesinden işe başlamak zorunda kalacaktır. Hayır, herkesin böyle davranması gerektir, demiyorum. Halk için yazmak amacını güdenleri düşünerek söylüyorum. Ne yapalım, halkın yazarı olmak pek kolay görünmüyor. Sanatkârlarımızın, eğitimcilerimizin bu konudaki düşünceleri ne kadar merak edilse yeridir. Burada şunu belirtmek doğru olur ki, sanatkâr hazır yiyici olmamalı, aşını pişirdiği gibi, sofrasını da kendi hazırlamalıdır.
Bizim filmcilerimiz altın madeni içinde oturmuş, ilm-i simya okuyorlar.
Uğraş saygısı, işine titiz olmak başka şey, kendini beğenmek başka. Bir yazarın, bir sanatkârın, elindeki araçlarla yeni biçimler kurarak, inandığı görüşlerin yayılmasına, benimsenmesine dünyada insanca, namusluca bir yaşayışın yerleşmesine yaramaktan duyacağı sevinç yanında, o zavallı bencillik, kendini beğenmişlik, nedir ki? Sanatkâr, yaptığı ne denli büyük olursa olsun, bir duvarcı ustasının, işi karşısındaki duygu, düşünce davranışından çokça uzaklaşmamaya bakmalı. Günlük küçük sevinçlerini, uzun süreli bir işten, sanattan çıkarmayı bir yana bırakmalı. Bir sanatkârın hayatı, sadece yarattığı anlarla, günlerle bitmez.
35 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.