Adalet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü Denemesi Gönderileri
Adalet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü Denemesi kitaplarını, Adalet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü Denemesi sözleri ve alıntılarını, Adalet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü Denemesi yazarlarını, Adalet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü Denemesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
kadınların evlendikten sonra soyadlarının değişmesi ve hayatlarına bambaşka bir insan olarak, yepyeni bir kimlikle devam etmeleri insanı nasıl da çıkmaza sokuyor.
Zamanında Tempo Dergisi okuyucusu olarak çıkardıkları son sayılarda Adalet Cimcoz'un kısa bir biyografisine denk gelip çok etkilenmiştim. Neden etkilendiğimi pek bende bilmiyorum açıkçası. Sanırım dobralığı ve dönemine göre sansasyonel bir kadın olması kendisini merak etmeme sebep olmuş olabilir. Sonrasında da bu kitaba rast gelip ekledim kütüphaneme. Sıra ancak geldi diyelim okumaya. Adalet Hanım hakkında ne öğrendim diye sorarsanız bu kitap sonrasında bile cevap veremem size. Bilinen tek somut bilgi kendisinin Türkiye'de ilk özel sanat galerisi Maya'yı açması. Bir de sanırım en çok merak ettiğim bir Sabahattin Ali hayranı olarak Sabahattin Ali'nin kaçak olarak kaçmasına yardım ettikleri zaman. Merakımı gideremediğimi söylemeliyim. Mine Söğüt elinde de kaynaklarının çok az olmasından da olabilir bu durum. Yazarda açıklıyor zaten. Kafamda canlanan Adalet Cimcoz'un karakteri, Aysel Gürel ile Truman Kapote'un birleşimi gibi... Yazara gelecek olursak Mine Söğüt'ten ikinci kitabım bu. Sanırım bir tek ben ısınamadım bu yazara Deli Kadın Hikayeleri' ni sevdiğim söylenemez ve bu biyografimsi denemede bunu pekiştirdi açıkçası
Sevdiğimiz insan bizden ayrılırken içimize taptaze bir kaynak koyar da öyle gider. Göğsümüzde hep kaynayan bir şeydir bu, basamak basamak yükselir gelip boğazımın bir yerinde tıkanıp sıkışıverir sonra gözlerimizden aşağı sıcacık yaşlarla akar da akar. Durmadan devinen bu kaynak kendi kendini besler sanki, taştıkça boşalır, boşaldıkça yeni baştan dolar. İlk günler acımızdan yalnız o temizler bizi, zehrimize bir tat bir tatlılık katar, boşluğumuzun dondurucu soğuğuna biraz sıcaklık seprer ama o çeşmenin suyu gün geçtikçe azalır ve bakarsınız ki kuruyuvermiştir günün birinde. Yıkamaz, ısıtmaz olmuştur içimizde kavrulmuş bir kütük gibi dikilen yasımızı. İşte o gün boş laftır artık düşünmek, anmak, göz önüne getirmek. Atmaktan, unutmaktan başka bir çare kalmaz insana, çıkmazın karanlığında yitirmek istemiyorsa kendini. O değildir yaşatmak.
Kadınların evlendikten sonra soyadlarının değişmesi ve hayatlarına bambaşka bir insan olarak, yepyeni bir kimlikle devam etmeleri insanı nasılda çıkmaza sokuyor.