Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözlü Kültür'den Yazılı Kültür'e

Anlam'ın Tarihi

Dücane Cündioğlu

Anlam'ın Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Anlam'ın Tarihi sözleri ve alıntılarını, Anlam'ın Tarihi kitap alıntılarını, Anlam'ın Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kur'an'ı düşünsünler diye kolaylaştırdık" (Kamer 17) FAKAT DÜŞÜNEN Mİ VAR?
Sayfa 14 - Kapı yayınlarıKitabı okudu
Anlama sorunlarının Kur’an’ın kendisinden değil, muhataplarından kaynaklanıyor olması iktiza eder.
Reklam
Anlam hep tezahür eder, her zaman bir şimdi içerisinde var olmaya başlar ve varlığını hep bu şimdi(ler) içerisinde gerçekleştirir. Şimdi anlamın var olma imkanıdır.
Talebe bir üstaddan ders aldığında, ilmin bu şekildeki bir hiyerarşiye tâbi olması, onun kendisini tarihî bir zincirin son halkası olduğunu hissetmesini sağlıyor, meclis kurup kendi talebelerine ders vermeye başlayınca da böylesine devâsa bir ilim geleneğini arkasına aldığını biliyordu. Binaenaleyh metin, şerh, haşiye, talik, talik’ut-talik gibi yazım türlerinin kıymeti, bu ilim geleneği nazar-ı dikkate alınmaksızın yeterince takdir edilemez ve bunların özgünlükten yoksun, lüzumsuz tekrarlar olduğu zannedilebilir. Özgünlük tartışmaya açık, netameli bir kavram olmakla birlikte, şu kadarını söyleyelim ki hoca-talebe ilişkisinden bî-haber olan, bir âlimin dizinin dibine oturmanın, çeşitli metinleri çeşitli âlimlerden almanın, bir hiyerarşiye dahil olmanın değerini bilmeyen modern okurun, "metin ve hoca merkezli" bu ilim geleneğini, kendi içinde bulunduğu yapıyı esas alarak yargılaması, hatalı neticelere varması için yeterlidir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Anlamadığımız, anlam veremedigimiz için değil, anladığımız, anlayabildiğimiz için bu çabalarımızdan vazgeçmeyiz.
Sayfa 214Kitabı okudu
Onların metni anlayabilmeleri, metnin içerisinden çıktığı bağlamı öğrenmeleriyle mümkündür.
Sayfa 4
Reklam
Ne denmek istendiğini alamaya çalışmak, ne dendiği üzerinde tefakkuh, tefekkür, tedebbür, tezekkür, ve taakkul etmek! (alıntıdaki maksat Arapça’da bizim tek kelime ile ifade ettiğimiz eylemin aradaki nüanslarla kaç farklı kelime ile ifade edilebildiğini göstermek)
Kur’an sözlü bir geleneğin ürünüydü, önceleri sadırlardan sadırlara, sonraları ilse satırlardan satırlara aktartılmak suretiyle muhafaza ediliyordu
Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun daha 1952'lerde sarfettiği şu sözler, Kur'an'ın Türkçe'ye çevrilmesi projesini tatbike koyanların ne yaptıklarının farkında olduklarını, çeviri hareketinin siyasî ve kültürel sonuçlarını ise önceden hesapladıklarını gayet açık bir surette gözler önüne sermektedir: “Kur'an'ı Türkçe'ye çevirmeğe bizi zorlayan sebep din kitabımızı anlama hakkından ibaret değildir. Bu işi zorlayan sebeplerden biri de uluslaşmadır. Tarihin gösterdiği gerçek şudur: her yerde 'uluslaşma' dediğimiz olay din kitabının ana dile çevrilmesiyle başlıyor; 'ulusallık olayı' ulusun din kitabını kendi diliyle düşünmesinden ayrılamıyor. Nitekim Rönesans devrimi uluslararası bir dinin ana dillere çevrilmesiyle karakterlenmektedir. İşte Avrupa uluslarının Rönesansında görüldüğü gibi eğer din kitabımız olan Kur'an'ı anadilimize çevirecek olursak şu sonuçlar meydana gelecektir: 1. Anadilimiz Arapçanın geleneklerine aşılanıp yozlaşmaktan kurtulacaktır. 2. Türkler kendi dillerini Arapça’dan aşağı görmekten kurtulacaklardır. (Baltacıoğlu, 1952: 33-61; krş. 1957a: 1-6; 1957b: 6-9) Baltacıoğlu'nun, Türkçe bir çeviriden beklenen faydaları sıralarken dinî denebilecek herhangibir neticenin istihsaline işaret etmeksizin, doğrudan 'uluslaşma' olgusuna atıfta bulunması boşuna değildir. Çünkü kendisi Kutsal Kitab çevirilerinin 'siyasî' karakterini gayet müdrik olarak konuşmaktadır.
Sayfa 179Kitabı okudu
"Kur'an'ı düşünsünler diye kolaylaştırdık." ️Kamer 17 Fakat düşünen mi var?
197 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.