Kamber’e göre “onsuz yaşanan zaman sonu gelmeyen kıştı”
Arzu için ise Kamber’siz dakikalar “kuşkulu kuşluklarda buz tutmuş nilüferler” di. Sevdaları yosunlu mor kayaları çatlatarak göğe uzanan yeşil sürgünler gibiydi.
Okuduğum en iyi halk hikayelerinden birisiydi. Arzu ve Kamber birçok yazar tarafından yazılmış olmasına rağmen Necdet EKİCİ'nin de kitabın başında belirttiği üzere içeriği bozulmuş, yozlaşmıştır. Bu halk hikayesinin yazmaya kalkışan bazı sözde yazarlar kitabın içeriğini değiştirip cinsel, sapkınlık ve ahlaksız bazı nitelikleri karakterlere yüklemiş. Yazarın kitabın başında örneklediği birkaç metini okuyunca daha iyi anlayacaksınız.
Necdet Ekici 'ye bu güzel eserinden dolay teşekkür ediyorum.
"Beşinci mevsime gonca sakladım
Solmasınlar diye her gün kokladım
Bin bir emek verdim, bir kez kokladım
O da yetti bana lâl olmak için"
Şu çıldırmış dünya düzeninde, kültürümüzün izlerini yakalamak ve sözlü geleneğimizi yazılı hale getirmek çok önemli. Ama bundan da önemli olan bir şey var ki; özünü yıpratmadan, akıcı, zamane insanının anlayabileceği yalınlıkla ve bir kurguyla o hikayeyi aktarabilmek...
Necdet Ekici hocam bu kitap özelinde kesinlikle bunu başarmış. Giriş kısmında ‘Arzu ile Kamber’ adlı halk hikayemizin ne denli bozularak aktarılmaya çalışıldığını, mevcut baskılardan örnekler vererek kanıtlıyor. Ayrıca hocamızın ağabeyi Mehmet Ekici’ye ait şiirlerin kitaba eklenmesiyle, bölümler arası akıcılık ve anlamlandırma arttırılmış. Her ikisine de selam eder, bu hüzünlü hikayemizi biz okurlara ulaştırmadaki emeklerinden dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Nice hikayemizin tekrar ele alınması ve bol bol okunarak unutulmamasını temenni ediyorum.
Ağlamak, dünyayı anlamaktır yavrum.
Özüne dokunmaktır insanın.