Osmanlı şehirlerinde, taş, sadece ibadet yerlerinde ve hayrın gözetildiği han, hamam, medrese, kütüphane, imaret gibi kamu yararına yapılan binalarda kullanılmıştır.
Mimarinin nazarında ahşap faniliğin, taş ise ebediyetin sembolüydü.
Gazzali, uykudayken bize çok mantıklı gelen rüyaların uyandıktan sonra nasıl saçma olduğunu anladığımızı, dünyanın da -hayat dediğimiz bu uykudan uyanınca- aynı şekilde saçma gelebileceğini söyler.