Zaman geçtikçe paraya --tapmanın bir din konumuna yükseltildiğini anladı. Belki de tek gerçek din --gerçekten hissedilen tek din-- olarak bu kalmıştı bize. Eskiden Tanrı neyse, şimdi para oydu. İyi ve kötü artık anlam taşımıyordu, yalnızca başarı ve başarısızlık söz konusuydu...
Senin yanlışın nerede biliyor musun, insanın kendisini kokuşturmadan kokuşmuş bir toplumda yaşayabileceğini sanıyorsun. Sonuçta para kazanmayı reddederek ne elde ediyorsun? İnsan şu ekonomik sistemin dışında kalabilirmiş gibi davranmaya çalışıyorsun. Ama olmuyor.
Olmaz...
İyi eğitim için para, etkili arkadaşlar için para, rahatlık ve huzur için para, İtalya'ya gitmeler için para. Kitapları para yazar, para satar. Bana doğruluk değil Tanrım, para ver, sadece para...
Belki de bir çocuğa en büyük acıları çektirmek onu kendisinden daha zengin çocukların gittiği okula göndermektir. Yoksulluğun bilincinde olan bir çocuk, bir
büyüğün aklına hayaline gelmeyecek züppece acılar yaşar...
Parasızlık rahatsızlık demektir, sefil kaygı demektir, sigarasızlık demektir, başarısızlık bilincinin sürekli var olması demektir, her şeyden de önemlisi, yalnızlık demektir...