Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda

Öne Çıkan Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri Gönderileri

Öne Çıkan Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri kitaplarını, öne çıkan Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri yazarlarını, öne çıkan Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fotoğrafçının köpeği foks,Atatürk'ün köpeği oldu.Foks aşağı,Foks yukarı derken hayvan büyüdü.Adının nereden geldiğini,kimin taktığını pek hatırlamıyorum. Foksun ilk sahibi Hasan Efendi,Atatürk'ün çok fotoğraflarını çekmişti.Bu fotoğrafların camlarını ve Araplarını bir sandık içinde saklıyordu.Atatürk'ün ölümünden üç dört yıl sonra çıkan bir yangın sonunda ahşap eviyle birlikte sandık da kül oldu.Böylece bugün bir tarih hazinesi olacakl Atatürk'ün en güzel fotoğraflarını da yitirmiş olduk.
“Vatandaşlarım... Buna rakı derler. Vaktiyle padişahlar gizli içerlerdi. Ben açık içiyorum. Siz de benimle beraber içiyorsunuz. Karşılıklı içiyoruz. Hepimiz eşitiz. Benim için rakı içer, şunu bunu yapar diyorlar. Ben bunların hepsini yaparım... Hepsi doğrudur. Neticede unutmayın ki, ben de sizin gibi in­sanım. Sizinkinden bir fazla değildir yaptıklarım…”
Reklam
Atatürk ve Coğrafi Keşifler
Atatürk,yanında bulunan Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'a: "Bu mösyö kimdir ? " diye sordu.Tevfik Rüştü Aras da: "Paşam,Amerikan gazetecisidir."deyince tanıştırılmasını istedi.Tanıştırıldılar.Atatürk'le yabancı gazeteci arasında Fransızca olarak şu konuşma geçti: "Hangi ırktansınız ?" diye sordu. "Amerikalıyım." "Hayır,siz Amerikalı değil Türksünüz."diye karşılıkta bulundu. Amerikalı önce şaşırmıştı.Aralarında bir anlaşmazlık olduğunu sanarak ilk sözünde diretince Atatürk: "Kristof Kolomb'dan elli yıl önce Türkler Amerika'yı keşfetmişler."diye başlattı anlatmaya.Amerikalı can kulağıyla dinliyordu.Atatürk buna örnek olarak müzelerimizde ceylan derisinden yapılmış haritalar bulunduğunu,Amerika'ya giderken rastlanan Karaip Denizi'ndeki Kayık Adaları'nın Türkçe olduğunu,bunlardan en büyük olanının "Büyük Türk"adını taşıdığını,buradaki ahaliye Türk denildiğini,Kayık kelimesinin onlarda da bizde de sandal anlamına geldiğini,Kanarya Adaları'nın adının "Kanari"olarak yazıldığını,Kari'nin bizim Türkçe'de Kanarya kuşu olduğunu anlattıktan sonra Amerikalıya: "Siz Amerikalılar Orta Asya'dan hicret ettiniz.Olsanız olsanız Türk olabilirsiniz."diye sözlerini bitirdi.
Artık yalnız gramofon dinliyor ve düşünüyordu. Biraz önce burasını neşeye boğan misafirler, yiyip iç­mişler, birer ikişer başlarını alıp çekilip gitmişlerdi. Hepsinin evinde bir bekleyeni vardı. Çoluğu, çocuğu, eşi, anası, babası... Atatürk ise sadece düşünceleriyle başbaşaydı. Koca köşkte yapayalnızdı.
Anlattıklarına göre II. Abdülhamit'e genç subaylar el öpmeğe gelirmiş. Padişah el vermez, bir paçavra sallar, gelenler onu öperlermiş. Bir gün huzura genç bir subay çıkmış. Paçavra falan öpmemiş. Bir selâm çakıp, soldan geçmiş. Padişah : — Kim bu adam? Diye sormuş. — Mustafa Kemal... Demişler. — Sürün bu adamı...
Her gece içtiği halde Atatürk'ün bir kere bile içki yüzünden kendinden geçtiğini, taşkınlıklar yaptığını görmedim, duymadım. Aksini iddia edenler var­sa, bunların yaptıkları düpedüz dedikodudan başka bir şey değildir. Ölümünden sonra çekememezlik ve kıskançlıklarından Atatürk'ün sofrasını sarhoşluk, ayyaşlık ve zevke düşkünlükle kötülemek istiyenler oldu ama, bu çabalar ne kadar boşunadır. Onun yaşantısı bütün kusurlarıyla meydandaydı. Gizlene­cek bir yönü yoktu ki... Halkın sofrası idi.
Reklam
— Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım... —
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri
Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri
, —
Cemal Granda
Cemal Granda
, Kent Kitap, s. 212
Benim de en sevdiğim ders tarih idi.
Tarih yapıtlarına karşı büyük bir saygı duydu­ğu belliydi. Tarihe, özellikle Türk tarihine büyük değer verir, tarih yapıtlarının iyi saklanmasını, bozulup, yıkılmamasını her zaman tekrarlardı. Okuldayken O'nun en sevdiği dersin tarih olduğunu bir kaç defa ağzından işitmiştim. Nisan 1931 de açılışı yapılan Türk Tarih Kurumu'nu bu amaçla kurdurmuştu
Türk dilinin sadeleşmesine, özleşmesine, yabancı sözlerden arınmasına önem verildiği günlerdeydi. "Kemal"in Arapça olduğu ve Türkçede "Kamal" diye bir söz bulunduğu ileri sürülüş. Atatürk de bu görüşü uygun bularak Kemal yerine Kamal diye yazmağa başlamış. Bizim bundan haberimiz yok. Yine O'nu Mustafa Kemal diye biliyoruz. Müstahdem arasında polislikten emekli olmuş Kemal adlı bir de sofracı vardı. Askerliğini Köşkte hizmet ederek yapıyordu. Bir akşam sofrasında üç kadeh içkiden sonra Atatürk bize dönerek şaka şeklinde: -«Dünyada ne kadar Kemal varsa hepsi eşektir.» dedi. Sofracı Kemal şaşaladı. Ne diyeceğini bilemedi. Toparlandı. Dili tutulmuş gibiydi. Dudakları titriyordu. Gözlerini Atatürk'ün yüzünden ayıramıyordu. Hepimiz bunun altından ne çıkacak diye merakla beklerken, Atatürk, sözlerini şöyle bitirdi: -Haaa anladım. Sen bana bakıyorsun. Sen de Kemalsin demek istiyorsun. Ben artık Kamal oldum. Kemal'ler başının çaresine baksın, dedi.
Atatürk ve Diktatörlük
"Ben isteseydim hemen aslerî bir diktatörlük kurar ve memleketi öyle yönetmeye kalkışırdım.Fakat ben isterdim ki milletim içim moddern bir devlet kurayım ve bunu yaptım."
434 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.