Hikayeleri okurken, bu hikayeler, kimlerin hikayeleri diye sordum. Hikayeler, yolda yürürken görebileceğiniz herhangi birinin, dolmuşa binerken müsaade ettiğiniz amcanın veya yan dairede oturan ama adını bilmediğiniz teyzenin hikayeleri. Gündelik yaşamlardan alınan bu parçalar Sait Faik Abasıyanık hikayelerini anımsattı bana. Genelde, yalnız kalmış,sarsılmış, bir taraftan da sevgisine ihanet ettiğini içten içe düşünen karakterlerin, boşluğa da olsa konuşarak yüklerini hafifletmek istediklerini sezinledim. Dil, o kadar yalın ki yalınlık cılızlığa dönüşecek diye endişelendim. Neyse ki öyle olmadı. Tüm kitaptan aklımda kalansa bir hikayedeki ana karakterin bir başka hikayede, başka bir gözle yaşıyor olduğunu görmekti. Hikayeler arasındaki bu ilişkiyi başka hikayelerde de görecek miyim diye beklerken kitap bitiverdi.