Bir baba, diye düşünüyorum, üç erkek kardeş. İkisi birbirlerini boğazlayacaklardı neredeyse, sırf içinde yetiştikleri dünya yüzünden. Maruz kaldıkları onca yalan yüzünden.
Kelimeler tohumlar gibi, küçükken yüreğimize yerleşiyorlar.
Büyüdükçe ruhlarımıza kök salıyorlar. Güzel kelimeler iyi yetişiyor içimizde, gelişip güzelleşiyorlar, kalplerimizi güzelleştiriyorlar. Omurgamızın çevresinde sağlam gövdeler oluşturuyorlar, kendimizden emin olmadığımız zamanlarımızda dayanacağımız ve güç alacağımız desteğimiz oluyorlar. Ama kötü kelimeler, kurtlanmış ağaç gövdeleri gibi içten içe kemiriyor benliğimizi, ruhumuzu bomboş bırakıp başkalarına duyarsız hale getiriyorlar. Hepimiz içimizdeki ağaçlardan yetişen meyveleri yemeye mahkûmuz, boynumuza sarılan dallara tutsağız, her sözcük bizi boğup öldürebilir yavaş yavaş.
Güzeldi ama potansiyeli o kadar yüksekken bu kadar basit bir dille yazılması bu kadar tahmin edilebilir üzerine düşünülmemiş ayrıntıya girilmemiş olması beni üzüyor. Kitabı macera yada fantastik tarafı için değil romantik tarafı için okuyorum çünkü yazar bu konuda diğerlerine oranla çok daha başarılı.
Hiçbir silah, kılıç, ordu ya da kral, cümlelerden daha güçlü olamaz. Kılıçlar seni kesip öldürür ama kelimeler iliğine kadar saplanıp kalır ve seni yaşayan bir cesede çevirir, o saplandıkları yerde kanatır da kanatır.
“Cehennem boş
Bütün şeytanlar burada. “
Kesinlikle çok güzeldi. Öncelikle bunu belirtmek isterim gerçekten çok sevdim.
Ama eksik bulduğunu çok fazla şey vardı. Kitabın başından itibaren bir savaş hazırlığı var ama söz konusu savaş son birkaç sayfada olup bitiyor. O açıdan gerçekten çok eksik buldum o kısımları daha fazla okumayı isterdim ya da süreci. Çok oldu bittiye geldi.
Aaron Warner kesinlikle çok iyi yazılmış bir karakter ama onu kararları ile ilgili daha fazla şeyler görmek isterdim açıkçası. Kitap çok fazla duygusallık içeriyor savaştan ziyade duygulara odaklanılmış bu hem çok güzel hem de kitabın çok eksik kalmasına sebep olmuş bence ve böyle mükemmel bir karakterin harcanmasına sebebiyet vermiş birazcık.
Adam Kent, aslında ilk iki kitapta hatta Novellalarda da nötr olduğum bir karakterdi. Ama bu son kitapta gerçekten aşırı itici bir karakter olmuş. Hatta Warner’in nezaketini asla hak etmedi.
Son olarak yoruma başladığım bu çok bilinen sözün bu kitaba ait olması ve Aaron’da dövme olması.. muhteşem bir detay.