Ali Küçük Hoca Tefsiri 17 Cilt

Besairul Kuran Tefsiri

Ali Küçük

En Yeni Besairul Kuran Tefsiri Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Besairul Kuran Tefsiri sözleri ve alıntılarını, en yeni Besairul Kuran Tefsiri kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kur'ân'ı Nasıl Okumalıyız?
Okumak nedir, önce bu konuda bir açıklama yapalım. İslâm'ın okuma dediği eylem, dört azanın işlev gördüğü eylemdir. Bir okuma eyleminde, göz görür, dil telaffuz eder, akıl tercüme eder, kalp de tavır alır. Göz görecek, dil harfleri mahrecinden çıkarıp telaffuz edecek, akıl okunan bölümü anlayıp, tercüme edip kalbe aktaracak, kalpte ona göre
Peygamberi diskalifiye etmek...
Kur'ân'la alakalı peygamberin anlayışını, yorumunu diskalifiye ederek, onu kendi akılları ve keyiflerince yorumlayarak arzularına teslim bir din yaşamak istiyorlar. Yani Kur'ân'ı, peygamberin kitabı, peygambere gelen kitap, peygamberin anlayıp yaşadığı, peygamberin uygulayıp örneklediği bir kitap olmaktan çıkarıp kendilerince anlamak istiyorlar. Çünkü Kur'ân'ı peygamberin kitabı, peygamberin anlayıp yorumladığı bir kitap olarak kabul edip peygambere bağımlı anlamaya çalıştıkları zaman düşüncelerine, anlayışlarına peygamberî bir sınır gelecektir. O zaman hayatlarına yasaklar gelecek, onun anlayışının dışına çıkamayacaklar ve daha bir Müslümanca yaşamak zorunda kalacaklar. Ama peygamberi ve peygamberin sünnetini, peygamberin anlayışını, peygamberin uygulamalarını diskalifiye ederek Kur'ân'ı peygambere bağımlı olmadan anlamaya çalıştılar mı, kendi istedikleri gibi ayetleri yorumlama imkanları olacak, kendi arzularına göre onu anlamaya yol bulmuş olacaklar. İşte peygamberi ve onun sünnetini silmek isteyenlerin tek derdi budur. İstiyorlar ki ben benim kitabımdan bunu anladım. Benim kitapta bunlar var. Ben böyle anladım, beni başkası bağlamaz, diyecekler ve keyiflerine uygun bir hayat yaşama imkânı bulabilecekler. Yani kendilerine ait kitapları olsun istiyorlar adamlar. Kendi nanelerine izin verecek, kendi keyiflerine ruhsat çıkaracak, kendilerine tabi, kendilerine özgü kitapları olsun istiyorlar. Müddessir Suresinde Rabbimiz bu hususu şöyle anlatır: "Hayır; onlardan her biri kendilerine önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini isterler." (Müddessir, 74/52)
Reklam
"Bir toplum içinde Allah’ın dinini bozan, Allah’ın âyetlerini tahrif eden, Allah’a düşmanca tavırlar sergileyen bir grup var da ötekiler bunların yaptıklarına engel olma kavgası vermezler, sessiz kalırlarsa bilelim ki bunların hepsi o suçun ortağıdırlar. Allah onların hepsini birden cezalandıracaktır."
“Ancak sana kulluk eder ve ancak yardımı sen­den dileriz.”
Fâtiha’nın bu bölümünde Rabbimiz bizim yalnız olmadığımızı, bizim gibi inanan, bizim gibi düşünen bir İslâm ümmetinin üyesi olduğumuz şuurunu veriyor bize. “Ancak sana ibâdet eder ve ancak sen­den yardım dileriz.” Dikkat ederseniz fiiller tekil değil, çoğuldur. Yâni “yalnız sana ibâdet ederim ve yalnız senden yardım beklerim” şek­linde tekil değil, “yalnız sana kulluk yaparız ve yalnız senden yardım bekleriz.” Biz tek başına namaz kılarken de böyle demek zorundayız. Ben yok, biz var. Bunun mânâsı şudur: “Ya Rabbi, tüm varlıklar, göklerde ve yerde ne varsa hepsi sana kulluk yapmaktadır. O varlıklardan birisi olarak ben de onla­rın arasına katılıp sana kulluk yapıyorum. Ama sadece ben değil, biz sana kulluk yapıyoruz” demektir bunun mânâsı. Yâni ben yalnız kendim O’na, O’nun istediği kulluğu, O’na lâyık kulluğu yapamaya­cağım için kendimi diğer mü’min kardeşlerimin ve tüm varlıkların içine kata­rak ancak sana kulluk yaparız diyorum. Duanın kabulü, ibâdetin ka­bulü için böyle demek daha güzeldir. “Ya Rabbi! Biliyorum ki şu benim ibâdetlerim sana lâyık değildir. Sana lâyık olarak yapılan ibâdetler ve dualar arasında benimkini de kabul buyur Al­lah’ım” demek daha uy­gundur. Bunu bize tarif buyuran Rabbimizdir. Eğer O böyle bir sûre indirerek bizi bilgilendirmemiş olsaydı bizim bunu kendi kendimize bilmemiz mümkün olmayacaktı.
Bir de yetim, Kur'an'da dünyada tek olan "Dürr-i yetim" olan Hz. Muhammed ص için kullanılır. Öyle kerîm bir yetim ki, onun eşi ve benzeri yoktur onun
Dûha Sûresi 9/10
Yetimleri korumak, kollamak zorundayız. Yetimleri toplumda babalılar, fakirleri de paralılar gibi yaşatmak zorundayız. Bilelim ki yetimlerin doyurulması gereken üç bölgesi vardır: Kafa, kalp ve mide. Kendi çocuklarımız, kendi yetimlerimiz de dahil piyasadaki tüm yetimlerin bu üç bölgelerini doyurmak zorundayız. Kafa Allah'a götürücü bilgiyle doyurulmalı, kalp Allah'a götürücü imanla, mide de Allah'ın helâl kıldığı rızıkla doyurulmalıdır. Karşımızdaki yetimlerin sadece midelerini doyurunca iş bitti zannetmeyelim, onların öteki bölgelerini de doyurmayı sakın ihmal etmeyelim.
Dûha Sûresi 9/10
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.